Karahasanlılar ve Atmalılar

Atmalı, hem bir cemaatin hem bir nahiyenin hem de (Ağcalar, Haydarlı, Kabalar, Karahasanlılar, Karalar, Ketililer, Kızkapanlı, Kizirler, Mahkanlı, Sadakalar, Tilkiler ve Turuçlu oymaklarının meydana getirdiği) idari bir yapının adıdır.[*]

Karahasanlılar, kuruluşundan itibaren Dulkadir Beyliği içinde yer almışlardı.[1][2][3] Atmalılar ise XVI. yüzyılın ikinci yarısında Karahasanlıların bulunduğu bölgeye gelmişlerdi.[4] Karahasanlılarla adlarının bir arada anılması ise XIX yüzyılın başlarına denk gelmektedir. Ondan önceki dönemde Atmalıların Karahasanlılarla bir irtibatı bulunmamakta ve Karahasanlıların adının geçtiği hiçbir belgede adları geçmemektedir.

Karahasanlıların adı ilk kez 1815 tarihli bir belgede Atmalılarla birlikte zikredilmiştir.[5] Rişvan beylerine bağlı olan Atmalı aşiretinin yönettiği on iki oymaktan oluşan idari yapılanmanın bu tarihe (1815) yakın bir zamanda kurulduğunu sanıyoruz.[6] Atmalıların bu oymakları XIX yüzyılın sonuna kadar yönettiği görülmektedir.[7] Zira, Karahasanlıların adı, XX. yüzyılın ikinci yarısına kadar, “Atmalı Karahasanlılar” olarak, Karahasanuşağı köyü de 1874 yılına kadar, “Atmalu” olarak kayıtlara geçmiştir. (1887) yılından sonra köyün adı artık “Karahasanuşağı” olarak kaydedilmiştir.)[8] Ayrıca 1970’li yıllara kadar Karahasanuşağı köyünün muhtarlık mühründe “Atmalı Karahasanuşağı Muhtarlığı”, köy ilkokulunun tabelasında da “Atmalı Karahasanuşağı İlkokulu” yazılıydı. Ancak Karahasanlıların isimlerinin Atmalılarla birlikte anılması onların Atmalı soyundan olduğu anlamına gelmemektedir. Çünkü etnik yapıdan bahseden birçok belge ve kaynakta Karahasanlıların, Türkmen olduğu ve Beğdili boyuna bağlı olduğu teyit edilirken, Atmalıların etnik yapısından bahseden herhangi bir arşiv belgesi bulunmamaktadır. Sadece bir kaynakta Atmalıların, Ekrad Taifesinden[**] olduğu[9], bir kaynakta da Türkmen olduğu ifade edilmiştir.[10] Belge ve kaynaklarda Karahasanlılarla Atmalılar arasında bir soy bağı söz konusu edilmediği gibi, aşağıda gösterildiği üzere Atmalılar ile kendisine bağlı diğer oymaklar arasında da bir soy bağı söz konusu değildir.

ATMALI AŞİRETİNE BAĞLI OYMAKLARIN ETNİK YAPISI[11]
OYMAK ADI
SOYU
BOYU
Ağcalar/Ağcalu /Ağcalı
Türkmen
Bayad
Haydarlı/Haydarlu
Türkmen
Avşar
Kabalar
Türkmen
İğdir (?)
Karahasanlılar
Türkmen
Beğdili
Karalar/Karalu
Türkmen
Avşar/Beğdili
Ketililer (Bir yer adı)
Türkmen
(?)
Kızkapanlılar
Türkmen
Bayad
Kizirler/Kizir Kadılu-Kethüda
Türkmen
Döğer
Mahkanlı/Mahkanlu/Mahık
Türkmen
Bayındır
Sadakalar/Sadaklu
Türkmen
Bayad
Tilkiler/Tilkilü (Bir yer adı)
Türkmen
Kayı (?
Turuçlu/Turuşlu (Bir yer adı)
Türkmen
Eymür (?)

 Sonuç olarak aralarında bir soy bağı bulunmasa da beraberlikleri boyunca Karahasanlılar ve Atmalılar arasında kadim bir dostluk meydana gelmiş ve bu iki toplum idari yapılanma dahilinde ve sonrasında birlikte yaşamayı gönüllü olarak sürdürmüştür.

______________________________________
[*] Atmalı Aşiretini, önceleri Kızkapanlılar’dan Atmalı Köse adında biri yönetmiş. XIX. Yüzyılın başlarından itibaren de genellikle Bozdağlar ailesinden olan Karahasanlılar yönetmiştir. Halen Atmalı Aşireti’nin reisliğini, Pazarcık’ta ikamet eden Bozdağlar ailesi yapmaktadır.
[1] Döğüş, Selahattin Prof. Dr.; Osmanlıların Fethine Kadar Dulkadirli Türkmenleri. “…XIV. yy.da Bozok koluna bağlı Dulkadiroğulları beyliği içerisinde yer alan Anamaslı-Karacalı (bazı obaları; Yazır, Ulaşlu, Oruç-Beğlü, Kazancılu, Söylemezlü, Yol-Basanlu, Kara Haydutlu), Ağca Koyunlu, (önemli obaları, Çalışlu, Musa Hacılu, Kozanlu,), Dokuz-Bişanlu (bazı obaları; Karkın, Karamanlı, Kürd Mihmadlu, Avcı, Neccarlu, Dokuz-Koyunlu, Bazlamaçlu), Küreciler, Cerid (Bayır Cerid, Kara Hasanlu, Oruç Gazilu, Mamalu), Peçenek, Kavurgalu, Elçi, Döngelelü, Küşine, Tekelü, Varsak, Eymir, Çimelü, Kızıllu, İmanlu Avşarı, Çağırganlu, Avcı, Gündeşlü, Tecirlü, Eşkinciler (bazı obaları; Dede Karkın, Süli Şeyhlü) gibi irili ufaklı 700’e yakın cemaat, Dulkadirli Türkmenlerini meydana getiren ana kütleyi oluşturmaktaydı.”
[2] Sümer, Ceridler, Türk Dünyası Tarih Dergisi, S. 24 İstanbul 1988, s. 6
[3] Yinanç, Refet, Dulkadir Beyliği, T.T.K. Yay. Ankara 1989,
[4] Yinanç-Elibüyük, Malatya Tahrir Def.1560, s. 146 ve Maraş Tahrir Def. 1563, Cilt I, s.303. Bu belgelerde Atmalıların adı birer küçük aile olarak geçmektedir.
[5] Maraş Ahkam Defteri, nr. 4, s. 24
[6] Eröz, age, s. 49. “Atma Boyu (Aşireti). Rişvan Uruğuna (kabilesine) bağlı bir boydur. Anlaşıldığına göre Rişvan, boylar topluluğundan ibaret bir konfederasyondur… Atma Boyu (Aşireti), 12 oymaktan oluşmaktadır,” demektedir. Prof. Dr. Faruk Söylemez, “Osmanlılarda Konfederatif bir yönetim tarzı yok,” dedi.
[7] BOA, Dahiliye Nezareti Mektubî Kalemi, 1709/73). Atmalı Aşireti, nüfus defterlerine “Nahiye-i Atmalı Aşireti” olarak geçmiştir. BOA, NFS, nr. 3707, s. 2. Bu da bir idari yapılanmayı işaret etmektedir.
[8] Maraş Salnameleri (Halep Salnameleri)
[**] “Ekrad Taifesi”, “Kürt taifesi” anlamına geldiği gibi, “Konar-Göçerler” veya “Kürtleşen Türkler” anlamlarına da gelmektedir.
[9] Türkay, Başbakanlık Arşivi Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğu’nda Oymak, Aşiret ve Cemaatler, Tercüman Yayınları.
[10] Moltke’nin Türkiye Mektupları. s.191
[11] Bu Şema İçin Yararlanılan Kaynaklar:
     a) Ahmed REFİK, Anadolu’da Türk Aşiretleri (H. 966-1200)
     b) Cevdet TÜRKAY, Osmanlı İmparatorluğu’nda Oymak, Aşiret ve Cemaatler,
     c) HALAÇOĞLU, Yusuf, A.A.C.O. (1453-1650)
     d) HALAÇOĞLU, Yusuf, XVII. Yüzyılda Os. İmparatorluğu’nun İskân Siyaseti
     e) YİNANÇ Refet ve ELİBÜYÜK, Mesut, Maraş Tahrir Defteri,
     f) ERÖZ, Mehmet, Doğu Anadolu’nun Türklüğü

10 Replies to “Karahasanlılar ve Atmalılar”

  1. Muhittin bey, Kimseyi Türkleştirme çabam ve niyetim yok. Elbette ki nerede duracağınıza kendiniz karar vereceksiniz. İlmi gerçeklerin dışına çıkmamaya azami itina gösteriyorum. Neticede çalışmalarım ortada. Lütfen ortaya belge koymadan benimle tartışma yoluna girmeyin. Çünkü belgesiz konuşanlara cevap vermeyeceğim.
    Saygılarımla.

    06 Ağustos 2012, 08:13
    Muhittin Bey; eğer kitabımın tamamını okuyup, tam olarak anlamış olsaydınız bu ifadeleri kullanmayacaktınız. Kabul etseniz de etmeseniz de ilmi bir araştırma yaptım. Senin dediğin gibi tarih bir kalemin ucunda değil. Tarih belgelere dayanır. Belgeler de kanunlar gibi insanların canı çektikçe değiştirilemez. Ayrıca “Yalan, yanlış fikirlerle insanların aklını karıştırmayın” diyorsunuz. Yalan ve yanlış fikirlerimden bu kadar eminseniz, ortaya belge koyup ıspatlayın.

    Kısacası, ben kimseyi “Türkleştirmeye” çalışmıyorum. Ancak Karahasanlıların Türkmen olduğu gün ve ay gibi gerçek. Ama siz kendinizi ne olarak görmek istiyorsanız öyle görün. Zaten bu konuda farklı bir şey söylemedim ve yazmadım Tam aksine, herkesin hayat tarzına ve kabullerine saygı duyuyorum. Bu yüzden kitabın “Sonuç” bölümünde “Karahasanlıların aslı Türkmen’dir. Ancak, uzun bir tarihi ve sosyolojik süreç içinde Kurmanca konuşan ve günümüzde de bu dili kullanan bir toplumu sadece Türkçe konuşmaya zorlamak hem doğru bir yöntem, hem de kısa vadede gerçekleşmesi mümkün olan bir husus değildir. Kaldı ki bu tarihi ve sosyolojik süreci geriye döndürme gibi bir gaye ve gayret içinde olmadığımı özellikle belirtmek isterim.” demiştim.

    Özel Not:
    1) Kitapta yanlış gördüğünüz yerlerin üstünü çizin ve sizce doğru olan şekline ait belgeleri bana gönderin; ben de yaptığım yanlışları (!) düzelteyim.
    2) Samimi sorular için, “İletişim” bölümündeki e-posta ve teleffon numaramı kullanabilirsiniz

    Tüm Karahasınlıları saygıyla selamlıyorum.

  2. Ersoycugum, etnik yapimizla ilgli bölümü yazarken Cumhuriyet dönemine ait kaynaklari dikkate almadim. Genelkurmay kayitlarini da esas almadim. Bu bolüm icin esas aldigim kaynaklarin tamami Dulkadir Beyligi ve Osmanli Dönemine aittir. Bu kaynaklar elbetteki resmi kavitlardan olusmaktadir. Ancak bu kayitlari Cumhuriyet dönemi kayitlarla karsilastirmak dogru degildir. Cünkü bu kayitlar etnik kaygilarla yazilmamistir. Bu kayitlarda sadece Türkmenlerden bahsedilmiyor. Cumhuriyet Döneminin
    aksine Osmanli kayitlarinda tüm etnik yapilardan bahsedilmektedir. Mesela bu kayitlarda teba olarak sık, sık “Ekrad”dan yani Kürtlerden, Araplardan, Gürcülerden, Ermenilerden, Rumlardan vs. bahsedilmektedir.
    Diger taraftan Karahasanlilari Kürt olarak gösteren hic bir tarihi kayit da bulunmamaktadir

  3. Muhittin kardeşim, resmiyetten vazgeçip “abi” dediğine göre, ben de sana artık “hala torunu” diyebilirim.
    Karahasanuşağı/Elbistan Vikipedi’sinden aldığın bu yazı bana ait. Ancak kitaptaki Tarih bölümü daha detaylı ve 32 sayfadan oluşuyor. Kitapta burada olmayan birçok tarihi olay anlatılıyor.
    Demek ki, halaoğlu okumadığın kitaptaki tespitlerim üzerinde benimle tartışıyorsun.
    Bir an önce, önyargılardan uzak bir şekilde kitabı okumanı tavsiye ederim.
    Allah’a emanet ol.

  4. Ali bey öncelikle çalışmalarınız için teşekkür ederim.Ben Kizirli’yi Atmalı içerisinde öğrendim okumalarımda ama siz Kizirli’yi Türkmen Döğer olarak yazmışsınız.Kizirli lerin Atmalı olmayıp Döğer li olduğuna kanıtınız nedir?
    Bizim 5 6 kuşak önce atalarımız Pazarcık Kizirli,Karalar köyü yakınındaki Beydili(Sünni Türk köyü) köyüne(nedenini bilemediğimiz bir husumet ya da kavga sonucu) gelip yerleşmişler.Dedelerimizin adı 6 kuşak boyunca İbrahim Kiya ve Karaçor Mustafa(buradaki karaçor ismi bir karaçorlu hatırına verilmiş) olarak torundan toruna geçmiştir.Beydiliye dedelerimiz yerleştikten sonra orada muhtar olmuşlar ve oraya daha sonra gelen Atmalı’lar isimli bir aileyi gidip baktıklarında daha önceden bir bağlantıları olmalı ki ‘köylü sizi kovsa da gitmeyin,biz size yardımcı oluruz’deyip yer ve arazi verilmiş(belki 150 belki 200 yıl önce).Biz de Atmalıları akrabamız zannediyorduk.Sizin Kizirlileri Türkmen Atmalıları Kürt olarak ayırmanızda ki kanıtınız nedir acaba,cevabınızı merakla bekliyorum.

    • Samet Bey, makalemle ilgili kaynaklar yazının altında belirtilmiştir. Ayrıca Elbistan’daki Kizirlerle ilgili yazımda Kizirlere ait genel bilgiler kaynak gösterilerek verilmiştir. Atmalılara bağlı Kizirlerin bir kısmı Elbistan’da, bir kısmı da Pazarcık’tadır. Size yazının linkini veriyorum:( http://aligultekinbinis.com/karahasanlilarin-koyleri/kizirler-domolarelbistan )

      Samet Bey Kizirler kayıtlarda şöyle geçmektedir: “Kizir Kadılu Cem.” “Kizir Kethüda Cem.” “Oğuzların Döğer Boyundandırlar”, “Türkmendirler.” “Döğermi Taifesindendirler.”
      Kaynaklar ise;
      Doğu An.Türklüğü M.Eröz
      Yusuf HALAÇOĞLU, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar (1453-1650 ‘dir

  5. Sayın Emirhan Gülkaynak,
    Doğrusu dersine de iyi çalışmışsın. Fakat yanlış yerlerden çalışmışsın. Bu söylediklerinle ilk defa karşılaşmıyorum. Bunların hepsi içi boş tezlerdir. Bu güne kadar hiç birine ait belge gösterilememiştir. İran kaynakları referans gösteriliyor ama asla belgeleme yapılmıyor.
    Size göre Selçuklular bile Farstır. Hatta biraz zorlasanız Kürt çıkıyor. Alparslan (Alp Arslan)’ı bile Al-Pars-Lan diye ayırıp Farisi yapmışsın. Bravo vallahi(!) Zaten şimdi moda oldu. Belge bulmak yerine kelimelerle oynamak adet haline geldi.
    “Koçovası”nı bile “Göç edilen yer” olarak kabul etmişsin. Öyle olsa bile bu isim de Türkçedir. Ta 1530 yıllarında bu köyün adı “Koç Ovası” olarak geçmektedir. Daha sonra ise 1285 (1868) yılı kayıtlarında (Halep Salnamesinde) görüldüğü gibi köyün adı “Koçabad” olarak geçmektedir. Şimdi ise tekrar “Koçovası” olmuştur. Karahasanlılar buraya sonradan yerleşmiştir. Yani yerleştiklerinde bu yer zaten Koçovası adıyla biliniyordu.
    Horasan ise Büyük Selçuklu Devletinin ilk kurulduğu yerdir. Yani orası eskiden bir Kürt yurdu değil, Türk yurduydu. Şimdi ise bu bölgenin bir kısmında Azeriler, bir kısmında Afganlar, bir kısmında da Acemler yaşamaktadır.
    Türkçe içinde 2 bin kelime olduğunu söylüyorsun. Oysa benim yaptığım bir araştırmada sadece “Kürtçe” sanılan 4000’e yakın kelimenin öz Türkçe olduğunu gösteriyor. İran’da konuşulan Kürtçenin Maraş Malatya yöresinde konuşulan Kürtçe ile aynı olduğunu söylüyorsun. Ancak ;
    1- Öncelikle bahsettiğiniz dil Kürtçe değil “Kurmanca”dır.
    2- Bu dil Osmanlıcanın benzeri bir dildir. Bu dilin tamamına yakını Türkçe, Farsça ve Arapça kelimelerden oluşmaktadır. Hatta Kurmancanın, yani bizim yörede konuşulan dilin içinden Türkçe, Farsça ve Arapça kelimeleri çıkarttığınızda geriye hiç bir şey kalmaz. Biraz dilbilginiz varsa bunu deneyin, bakalım elinizde ne kalacak.
    Türkmenlerin kölemen olduğu, hatta hızınızı alamayıp, Türklerin ve Türkmenlerin çakma bir ırk olduğunu, bir millet olmadığını, Afgan, Arap, Moğol, Fars ve Çerkez karışımı uydurma bir millet olduğunu söylüyorsun. Bu tarihi bilgilerin karşısında donup kaldım. Adeta karşımda yükseklerde uçan bir tarih dehası görüyorum. Size tavsiyem bu iddialarda bulunurken ayakların biraz yere bassın.
    Yazdıklarınızdan anlaşılan o ki, dünyada Türk veya Türkmen diye hiç bir millet yoktur.
    Türklerin Moğol, Afgan ve Çerkezlerle akrabalığı var ama Arap ve Farslara hiçbir ırki bağı yoktur. “Çakma” lafına gelince ancak o bölgede en son Türkler için kullanılabilecek kaba ve çirkin bir tanımlamadır. Bunu herkesten önce yabacı tarihçiler bir saygısızlık olarak kabul ederler.
    Karakeçilierle ilgili söylediklerini ise nereden aldın bilmiyorum. “Kara” ve “Keçi” kelimeleri bile bu aşiretin menşei hakkında yeterli bilgiyi veriyor. Karakeçililer öz be Türk’tür ve Oğuzların Kayı boyundan gelmektedirler.
    İddialarınız konusunda, özellikle Karahasanlılar ne kadar araştırmanız var, elinizde hangi belgeler var bilmiyorum. Karahasanlıların Türkmen olduğuna dair elimde hayli belge var. Hepsi de Osmanlı kayıtlarından alınmıştır. Ben “Kürdüm” diyorsun. O senin bileceğin bir şey. Ancak Karahasanlı olduğuna göre senin Kürt olma ihtimalin sıfırdır. Fakat kendini nasıl görmek istiyorsan öyle gör. Sadece kendini Kürt görmek için Türklere ve Türkmenlere hakaret etmeni kınıyorum.
    Kısacası ben yazdıklarımı belgelere göre yazıyorum. Siz de yazdıklarınızı belgeleyin, o zaman üzerinde daha net olarak tartışalım. Aksi halde birbirimizi boşuna yormayalım.

  6. Tüm yazdıklarımın belgesi mevcuttur. Web sayfamda sorduğun bazı soruların cevabı bulunmaktadır. Orada esas aldığım belge ve kaynaklar yazılıdır. Ayıca yayınladığım “Karahasanlılar” kitabının kaynaklar bölümüne bakarsanız nerelerden yararlandığımı görürsünüz. Araştırmam sırasında Osmanlı ve Dulkadirli arşivlerini esas aldım. Bazı belgeleri arşivden bizzat aldım. Ayrıca önemli iki Kürt tarihçisinden de yararlandım. Diğer taraftan nerede belge varsa oraya baktım. TTK da bunlardan birisidir. Ancak, anlaşılan o ki siz Türk Tarih Kurumuna takmışsınız. Bu kurum bazılarının sandığı gibi belge uydurmuyor. Sadece araştırıp belge buluyor ve bulduğu bu belgeleri isteyen yabancı tarihçilerle de paylaşılıyor. Cumhuriyet ilk dönemindeki manipülasyon tarihçilik Türkçülere hiçbir şey kazandırmamıştır. Tam tersine Kürtçülerin elinden düşürmediği bir oyuncak vermiştir. Her defasında oyuncak sepetinden çıkarıp, çıkarıp oynuyorlar. Diğer taraftan eğer bu kurum yerine ikame edeceğiniz bir kurum varsa onu esas alalım. Mesela Kürt Tarih Kurumu gibi.

    Tezlerimin içi dolu diyorsunuz, öyleyse lütfedip bizimle paylaşır mısınız? Ayrıca sanırım Osmanlının varlığını kabul ediyorsunuz ama Türk diye bir şey yoktur diyorsunuz. Peki Osmanlılar Kürt mü? Onlara da hakaret ettiğinize göre Osmanlıyı Kürt olarak da kabul etmiyorsunuz.

    Türklere olan kininiz, sizi bu büyük milleti yok sayma noktasına getirmiş. Kusura bakmayın buna sizin gücünüz yetmez. Kurgulamayla bir tarih oluşturuyorsunuz. Türk yoktur, Mongol (Moğol) vardır diyorsunuz. Bu iki millet arasındaki ilişkiyi bilmediğiniz anlaşılıyor. Önemli bazı kaynaklar, Moğolların Türk soyundan geldiğini belirtiyor. Yani Türk adı Moğol adından çok daha önceleri mevcuttur.

    Karahasanlılara gelince onları ne Moğol, ne de Çinli olarak zikrettim. Karahasanlılar Oğuzların Beğdili boyuna bağlı bir Türkmen cemaati veya oymağıdır.

    Irklar karıştıkça fiziki değişim de kaçınılmazdır. Coğrafi bölgeler ve iklim insanların fiziki yapısı üzerinde etki yapmaktadır. Boy kısmına gelince bizim soyumuz Çinli değil ki boyumuz 1,3 m olsun.
    Kelime anlamı, tuğla tozu ile kireçten yapılan bir nevi sağlam harç veya doğan güneş olan “Horasan” farsça bir kelimedir. Kürtçeyle ilgisi yoktur. Mesela. Anadolu dediğimiz yer Bizans, Ermeni ve Rumların ülkesiydi. Elbette ki başkalarının ülkesini kendimize yurt edindik. Ve elbette ki burada önceleri genellikle Bizans, Rum ve Ermeni yerleşim yerleri vardı. Ama şimdi bizim yurdumuz. Bir yerde devlet kurup, hâkimiyet kuruyorsanız, orası sizin için yurt olur. Nitekim yurdun sözlük anlamı “Bir halkın üzerinde yaşadığı, kültürünü oluşturduğu toprak parçası, vatan” olarak ifade edilmiş. Yani yurt sadece sahipsiz topraklar üzerindeki bir egemenlik durumu değildir. Bu yüzden Irak bir Amerikan yurdu olmamıştır. Yani işgal başkadır, yurt edinme başkadır. Kısacası nerede hâkimiyet kurup kültürünüzü yaşattıysanız orası sizin yurdunuzdur ve yurtlar tarih boyunca el değiştirmiştir.

    Selçukluların resmi dili Farsçadır ama konuşma dili Türkçedir. Devlet işlerinde bazı Fars memurları çalıştırılmıştır. Ancak devletin idaresi asla Farslara bırakılmamıştır. Kaldı ki Selçukluların resmi dili Farsça olunca etnik yapısı değişmez.

    Ayrıca Yavuz Sultan Selim Han’a “katil” demenizi kınıyorum. Yavuz’u bilmeden yalan yanlış uydurmalarla böyle pervasızca yargılamak tarihe saygısızlıktır

    Kürtçede 75 bin kelime var diyorsunuz. Peki, kaç tanesi Kürtçe? Ben söyleyeyim; içinden yabancı kelimeleri çıkartın geriye pek bir şey kalmıyor. Ancak buna rağmen Kürtlerin varlığını yok saymak mümkün değildir. Sadece şunu söylemek istiyorum: Kürtçe devşirme bir dildir. Farsçayı Kürtçe kabul edip, Almanca ve Fransızcayla benzerliklerini tartışmak doğru değildir. Bırakın da onu Farslar söylesin. Diğer taraftan Azerileri Kürtlerin dil grubuna almışsınız. Size göre Azeriler Türk değil sanırım.

    Yusuf Ziyaeddin Paşa tarafından hazırlanan Kürtçe-Türkçe Sözlük’te yer alan 5900 kelimenin, %22’sinin Farsça, %21’inin Arapça, %17’sinin Türkçe, %8’inin özel isim ve %33’ünün de Süryanice, Ermenice, İtalyanca, Rusça, Yunanca, Fransızca ve kaynağı tespit edilemeyen dillerden geldiği ortaya çıkmıştır.

    Rusya Bilimler Akademisi tarafından hazırlanan Kürt Dilinin Etimolojik Sözlüğü’ne göre de Kürtçenin söz varlığının % 99’dan fazlasının kökeni başka dillere aittir. Başka dillerden gelen kelimelerin; % 40.96’sı Arapça, %39.09’u Farsça (BEĞENMEDİĞİNİZ TÜRKÇEYE GELİNCE
    TDK’nın Güncel Türkçe Sözlüğünde ise, 117 bin kelimenin yanı sıra, Bilim ve Sanat Terimleri Sözlüğündeki 188 bin 866, Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğündeki 217 bin 736, Yer Adları Sözlüğündeki 37 bin 424 ve “Kişi Adları Sözlüğündeki 9 bin 697 kelimenin dahil olduğu, toplam 570 bin 723 sözcük yer alacak.
    Türkçedeki yabancı kelimelerin dağılımı ise şöyle verilmiş:

    Almanca 98
    Korece 1
    Arapça 6467
    Latince 78
    Arnavutça 1
    Macarca 9
    Bulgarca 19
    Moğolca 4
    Ermenice 24
    Norveç 2
    Farsça 1359
    Portekizce 3
    Fince 2
    Rumca 400
    Fransızca 5253
    Rusça 44
    İbranice 7
    Slavca 24
    İngilizce 485
    Soğdca 24
    İspanyolca 33
    Yunanca 48
    İtalyanca 89
    Japonca 9
    Toplam 14 bin

    Türk Dil Kurumu TDK yabancı dillerde 10 binin üzerinde Türkçe sözcük olduğunu Türkçeden en fazla sözcüğün ise Ermeniler ile Sırpların aldığını belirledi.
    Yani sizin iddia ettiğiniz gibi Türkçe sözlükte sadece 2000 Türkçe kelime bulunmamaktadır. Mevcut Türkçe sözlükte 117.000 kelime bulunmaktadır. Bunların 14.000’i yabancı kökenli kelime olduğuna göre geriye 103.000 Türkçe kelime kalmaktadır.

    Ayrıca Kürtçe (Kurmanca) sanılan 4000’e yakın kelimenin Türkçe olduğu konusunda blöf yaptığımı sanmışsın. Daha önce hiçbir yerde yayınlamamıştım. Ama mademki rest çekiyorsun kısa zamanda web sayfamda kendi imzamla yayınlayacağım.

    Neticede fazla söze gerek yok, siz kendinizi nasıl kabul ederseniz edin. O size kalmış. Ancak, Karahasanlıların Kürt olduğuna dair çok net konuştuğunuza göre bir tane belge gösterin, o zaman konuşalım, Kürt kardeşim.

  7. Emirhan Bey sanırım yazdıklarımı düzgün okumuyorsunuz. Ya da anlamakta zorluk çekiyorsunuz. Ben Türkler, Karahasanlılar devşirmedir demedim. Ama sen yazını baştan sona devşirmeyle donatmışsın. Ben Kürtçe bir devşirme dildir dedim. Evet, Osmanlıca da devşirme bir dildir. Dilin devşirme olması onu konuşanların devşirme olmasını gerektirmez.

    Ayrıca Atmalılar ve Sinemilliler için Türk’tür demedim. Yorum yazdığın yazıma bir kere daha bakarsanız bunun öyle olmadığını görürsünüz. Türkçenin bir uzlaşma dili olduğuna bir itirazım yok. Her şeyden önce Türkçe resmi dilimizdir. Ebetteki ortak konuşulan bir dildir. Herkes Lazca, Kürtçe, Ermenice, Rumca ve Boşnakça konuşup, bu dilleri anlayamıyor. Ama bu ülkede yaşayan herkes Türkçeyi hem anlıyor, hem de konuşuyor.

    Nerede Türkoloji eğitimi var diyorsun. Sanırım senin için dünya Kürtlerden ibaret. Ne var ne yok hepsi Kürtler. Doğrusu kendini fena kaptırmışsın.

    Dünyadaki Türkoloji Kürsüleri ve Türkoloji eğitimine başlama yılları:
    a) 1795 yılında Paris’te “Ecole des Languages Orientales Vivantes”da
    b) 1807 yılında Rusya’da Kazan’da açılan üniversitede,
    c) 1723 yılında İtalya’da Napoli’de kurulan Instito Superiore Orientale di Napoli’de,
    d) 1887 yılında Almanya (Berlin)’da Ausland-Hochschule: Seminar für orientalische Sprachen, adlı okulda,
    e) 1906 yılında İngiltere’de ise School of Oriental Studies’de,
    Türkoloji çalışmaları başlamıştır.

    Ayrıca bunu Şarkiyat ve Türkoloji ile ilgili enstitüler takip etmiştir. Mesela Moskova’da (1814) Paris’te (1821) Londra’da (1906) ve bu kuruluşların yayınladığı sayısız bilimsel eserler dergi ve bültenler mevcuttur.

    Aşağıdaki bilgiler, Arş. Gör. Salih Kürşad DOLUNAY’ın XIV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresine sunduğu bildiriden alıntıdır.
    Türkiye Türkçesi’nin öğretildiğini tespit edebildiğimiz Ülkeler ve merkezlerin sayısı su şekildedir:
    Amerika Birleşik Devletleri (20), Afganistan (1), Almanya (13), Arnavutluk (1), Avustralya (1), Azerbaycan (1), Belarus (6), Belcika (4), Bosna-Hersek (2), Bulgaristan (6), Cin Halk Cumhuriyeti (2), Danimarka (1), Endonezya (2), Estonya (1), Filipinler (1), Finlandiya (2), Fransa (2), Güney Kore (6), Güney Kıbrıs Rum Kesimi (1), Gürcistan (1), Hollanda (3), Irak (2), İngiltere (6), Iran (1), İspanya (4), İsveç (2), İsviçre (1), İtalya (3), Japonya (6), Kazakistan, (1), Kırgızistan (8), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (6), Litvanya (2), Lübnan (1), Macaristan (2), Mısır (3),Moğolistan (1), Moldova (3), Özbekistan (1), Pakistan (1), Polonya (2), Romanya (8), Rusya (14), Sırbistan (1), Singapur (1), Suriye (2), Tayland (2), Tayvan (2), Türkiye (17), Türkmenistan (1), Ukrayna (13), Urdun (4),Yakutistan (1), Yugoslavya (1), Yunanistan (5) ve internet siteleri (16).

    Bir de fiziğe fazla takıldın galiba. Türkiye’de yaşayan herkes, üç aşağı beş yukarı birbirine benziyor. Şimdi bunlar birbirlerine benziyor diye aynı ırktan mıdır?
    Bir de seninle akraba olmamıza rağmen galiba dedelerimiz ayrı ırklardan,

    “Ayrıca Kürtçe (Kurmanca) sanılan 4000’e yakın kelimenin Türkçe olduğu konusunda blöf yaptığımı sanmışsın. Daha önce hiçbir yerde yayınlamamıştım. Ama mademki rest çekiyorsun kısa zamanda web sayfamda kendi imzamla yayınlayacağım.” Dememe rağmen sana 100 kelime bile gösteremediğimi yazıyorsun. Merak etme bende olmayan bir şeye var demem. Biraz sabredersen, belki yarın web sayfama eklerim.

  8. Emirhan Bey, isterseniz bu Türklük ve Kürtlük mevzuunu bir kenara bırakalım. Çünkü malesef seninle aynı dili konuşamıyoruz. Ben ısrarla “Atmalılar ve Sinemilliler için Türktür demedim, istersen ilgili yazıma bakın.” diyorum. Siz de ısrarla benim bu iki aşiret için Türk dediğimi yazıyorsunuz. Ben “Kürtçe devşirme bir dildir” dedim. Siz ise ısrarla benim “Karahasanlılar devşirmedir.” dediğimi yazıyorsunuz.

    Doğrusu, Kürtlerin genel durumu ile ilgilenmeme rağmen kürt aşiretlerinin özel durumu ile ilgilenmiyorum.
    Benim yoğunlaştığım esas konu Karahasanlılardır. Yıllarca yaptığım çalışma beni Karahasanlıların Türkmen olduğu sonucuna götürdü. Kitabımı okuyan 6 tarih profesörü de bana iltifatta bulundular. Yaklaşık 7 senedir, bana muhalefet edenlerden veya bana katılanlardan yazdıklarımın aksini belegeleyen tek kişi çıkmadı. Çok net söylüyorum. çıkması da mümkün değil. Eğer Kürtleri, Mezepotamyayı karıştırmadan, Karahasanlılar hakkında konuşacaksak, dediğim gibi karşıma belgeyle gelirsiniz ve benim kullandığım belgeleri yerle bir edersiniz. Bir daha da bana bu konuda laf etme fırsatı bırakmazsınız. Siz de rahat edersiniz ben de.

    Not: Eğer belge göstermeyecekseniz, lütfen cevap yazmayın.

  9. Emirhan bey, ısrarla Karahasanlılara devşirme dediğimi yazmayın. Ben öyle bir şey demedim. Demogojiye gerek yok, ezberlediğiniz şeylerin ne kadar tarihi değeri var çok iyi biliyorum.
    Kısaca, benim sloganlarla geçirecek vaktim yok. Kaynaklarımı beğenmiyorsanız, ortaya doğrusunu koyarsınız, olur biter.

    Önemli Rica: Emirhan Bey, vaktiniz müsait olduğunda, bana biraz Antropoloji ve Biyoloji dersi verir misiniz?