Karahasanlılara Dâhil Olan Toplumlar

 I- GENEL BİLGİ

Hem Karahasanlılar hem de Karahasanlılara dâhil olan toplum ve aileler, bugüne kadar, Karahasanlıları tarif ederken, içindeki tüm unsurları bir bütün olarak ele almayı kendilerine ilke edinmiştir. Yani bu tarifte bahsi geçen Karahasanlılar, Karahasanlıların yerleşim birimlerinde (Köylerde) asırlardır beraber yaşayan tüm aileleri kapsamaktadır. Dolayısıyla Karahasanlıların ayrılmaz bir parçası olan bu toplum ve aileler, Karahasan’ın soyundan olmasa da kendilerini hep Karahasanlı görüp, öyle tanıtmışlardır.

Kısacası, yüzyıllardır gönüllü olarak beraber yaşamayı seçen bu Karahasanlı toplum ve aileler, kendini hiçbir zaman Karahasanlılardan ayrı hissetmemiştir. Karahasanlılar da bu toplum ve aileleri asla kendisinden ayrı görmemiştir. Ayrıca Karahasanlılar mozaiği arasında büyük bir oranda kız alıp vermeler nedeniyle aralarında hısımlık meydana gelmiştir. Bütün bu kaynaştırıcı unsurlara rağmen, yaptığımız çalışma kapsamında bu toplum ve ailelerden bahsetmeden edemezdik. Bu yüzden, elde ettiğimiz bilgileri paylaşmak için, kendilerini daima Karahasanlı olarak gören bu unsurlar için, bir bölüm açmayı uygun gördük.

Karahasanlılara dâhil olmuş birçok cemaat ve aile bulunmaktadır.

  • Karahasanlılara Dâhil Olmuş Cemaatler; Begiller, Kizirler, Kürneliler, Nordinliler, Sadakalar, Sevikler/Alma, Şamlular/Şemiklüler ve Şarkiyanlar’dır.

  • Karahasanlılara Dâhil Olmuş Aileler; Alikanlar Avdalanlar, Cıllıklar, Deli Mullagil, Dervişoğulları (Nermikanlılar), Dızolar/Kollıkonlar, Eğitmengil, Gomujlar (Hamzagil), Haylogil, Hayrangil, Hocogil, Hüsütgil, İşbaşaranlar, Ketiler, Mandozgil, Nacarlar, Sipkanlar ve Şotiklilerdir.

II- KARAHASANLILARA DÂHİL OLMUŞ CEMAATLER

A) Begiller (Beğiller)

Oli Kolegilin, Naringilin ve Hami Mıltagilin ataları 1907 yılında Suriye’nin Humus şehrinden gelmişler.[*] Önce Doğanşehir ilçesinin Begre köyüne yerleşmişler. Daha sonra Karahasanuşağı köyüne gelmişler. Sonra da Narinler Domolar ve Lalolar köyüne yerleşmişler. Diğerleri Karahasanuşağı köyünde kalmışlar ve halen bu köylerin nüfusuna bağlı olarak yaşamaktadırlar.[1] Begil eski bir Türk adıdır.[**]  Bilindiği üzere, Karahasan’ın bir kardeşinin adı da Begil’dir. Bu yüzden Begillerin, Karahasanlılarla aynı soydan geldiği sanılmaktadır. Buradaki Begiller Naringil (Hüsük) ve Kalogil (Kalender) olmak üzere iki koldan oluşmaktadır.

______________________________________
[*] Ahmet Türk (Mehmet o.): “Hamo Kuş o sırada 6-7 yaşlarındaymış.” dedi.
[1] İmam Aybakar
[**] O. Ş. Gökyay, Dede Korkut Hikayeleri (Begil, Bayındır Han’ın uç beyidir.

 

 __________________________________________________________

B) Kizirler

Kizirler, Rışvan Federasyonunun Atmalı koluna bağlı bir oymaktır. “Kizir” köy bekçisi anlamına gelmektedir.[2] 16. Yüzyıl tarihi belge ve kayıtlarında Bozok (Yozgat) sancağında görülen “Kizir kadılu Cemaati[3] ve Urfa (Ruha) Sancağında bulunan “Kizir Kethüda Cemaati[4] adıyla zikredilen Kizirlerin o dönemde 27 hanesi ve 27 mücerredi (bekâr) bulunmaktadır. Aynı belgelerde Kizirlerin Oğuzların Döğer boyuna bağlı olduğu belirtilmiştir.

Kizirlerin, Kerkük civarından Malatya’nın Sarıçiçek yaylasına, oradan da Pazarcık ilçesinin Kizirli köyüne geldiği rivayet edilmiştir. Pazarcık’tan ayrılan Kizirlerin bir kısmı Gaziantep ilinin Araban ilçesinin Beydili köyüne,[5] bir kısmı da Elbistan ilçesinin Domolar köyüne yerleşmişler. Elbistan’daki ve Araban’daki Kizirler Sünni, Pazarcık’taki Kizirler ise Alevidir. Aslen akraba olan bu üç koldan Pazarcık ve Elbistan Kizirleri, son yıllara kadar irtibat halindeydiler. Ticari bir anlam taşımasa da eskiden beri aralarında belli bir mal mübadelesi mevcuttu. Yayla zamanı, Pazarcık’taki Kizirler ürettikleri pekmez, üzüm ve buna benzer ürünleri Elbistan’daki Kizirlere hediye olarak getirirlerdi. Buna karşılık Elbistan’daki Atmalı toplumu da yağ, peynir ve yün gibi hayvansal ürünleri kendilerine hediye ederlerdi. Aslında bu gelip gitmeler aradaki bağın kopmamasına yönelik bir münasebetti.[6] Ancak buna rağmen, 1950’li yıllardan sonra bu iki toplum arasındaki irtibat önce zayıflamış, sonra da tamamen kopmuştur.

Araban’daki Kizirler, nedeni bilinmeyen bir husumet yüzünden Pazarcık’tan göçüp, Beydili köyüne yerleşmişler. Buradaki Kizirlerin bilinen en eski dedeleri İbrahim Kiya (Kâhya) ve Karaçor Mustafa’dır. (Karaçor ismi bir Karaçorlunun hatırına verilmiş) Bu isimler, altı kuşak boyunca alt nesillere geçmiştir. Beydili’ye yerleştikten sonra, Kizirlerin büyükleri burada muhtarlık grevinde bulunmuşlar. Daha sonra bu köye gelen “Atmalılar” isimli bir aile bunlara “Köylü sizi kovsa da gitmeyin, biz size yardımcı oluruz,” deyip, adeta sahip çıkıyor. Daha sonra bunlara hatırı sayılır bir arazi veriyorlar. Nüfus kayıtlarına göre 1830’lu yıllarda burada oldukları tespit edilmiştir. Ancak buraya ne zaman göçtükleri bilinmemektedir. Araban’daki Kizirler, eskiden beri Türkçe konuşuyorlar ve kendilerini Türkmen olarak tanıtıyorlar.[7]

Elbistan’daki Kizirler, Pazarcık’tan geldikten sonra ilk yerleştikleri yer Karahasanuşağı köyüdür. Burada bir süre kalan Kizirler, Karahasanlılarla çıkan bir kavga yüzünden göçerek, Göksun ilçesinin Düğünyurdu köyüne yerleşmişler. Daha sonra Alhaslılarla aralarında çıkan kavgalarda sıkıntı yaşayan Karahasanlılar, “Aramızda Alhaslılarla baş eden bir tek Kizirler vardı, onları da buradan sürdük” derler. Bunun üzerine Dırrıkgilin dedesi olan Bozkurt, Düğünyurdu’ndaki Kizirleri alıp getirir ve Türkören ile Kavaktepe köyleri arasındaki Pernek mevkiine yerleştirir. Daha sonra, Kizirler Alkaşarlı Omargile Sabır adında bir kız verirler ve kalın olarak da Kizirlerin şimdi bulunduğu Domolar köyündeki yerleri alırlar. Kizirler, böylece Pernek’ten kalkarak, Domolar köyüne yerleşirler.[8] Elbistan’daki Kizirlerin büyük bir kısmı Domolar köyünde olmak üzere, Genolar ve Türkören köyleri ile Kadirli ilçesinde yaşamaktadırlar. Bu Kizirler şunlardır: Korsıklar, Domogil, Zaregil, Kanegil ve Ali Kasegil.

______________________________________
[2] Mehmet Eröz, Doğu Anadolu’nun Türklüğü s.49-50
[3] BOA, TD, nr. 448, s. 31
[4] BOA,TD, nr. 965, s. 342-344, sene 976(1568-69)
[5] Samet Polat
[6] Hüseyin Kartal
[7] Samet Polat
[8] Hacı Demir

 

 __________________________________________________________

C) Kürneliler (Hopogil, Kocogil)

Hopogil ve Kocogilden oluşan bu ailelerin Kürneli olduğu rivayet edilmiştir.[9] Kürne bir cemaat adı olduğu gibi, aynı zamanda bir nahiyenin de adıdır. Bu nahiye Kürecik yakınlarında yer almaktadır. Kürnelilerin burada yaşadığı ve bu yere kendi isimlerini verdikleri söylenmektedir. Osmanlı arşivlerinde Malatya Sancağında gösterilen Kürne Aşireti, Yörükan Taifesi olarak zikredilmiştir.[10] Kürnelilerin Yavuz Sultan Selim zamanında Dersim’den Malatya yöresine geldikleri ve Kürecik yakınlarındaki, Kurne, Kellik, Keşadi, Eğin-i Cedid, Menuc, katraziye, Peynegudi, Tawek, Kal-a’yi Beyta Keder gibi yerlere yerleştikleri sanılmaktadır. Günümüzde, Malatya, Kahramanmaraş, Adıyaman, Elâzığ, Sivas çok az da olsa Gaziantep yörelerinde yaşarlar. Ancak Batı Anadolu’nun birçok kentlerinde de hatırı sayılır sayıda Kürne’liler yaşamaktadır. Kürne isminin, Şirvan Beylerinden olan Kürne Beylerinden geldiği kabul edilmektedir. Dilleri Farsçaya yakın Kurmanci lehçesi olmasına rağmen, özellikle Karakoyunlu Alevi Türkmenlerle uzun yıllar beraber yaşamaları münasebeti ile Kürnelilerin birçok köyü Türkçe konuşmaktadır. Hatta Rişvanoğullarının yaşa-dığı yörelerdeki Kürneliler’in bazıları kendilerini Türkmen olarak kabul etmektedirler. İnanç olarak alevi olup, bazı kesimlerde suni mezhebine tabi olanları da vardır.

Kürneli olan ve yaklaşık 1815 doğumlu olan Hopo İbrahim’in tek çocuğu oğlu Şahin’dir. Şahin’in de Şahin (Kıro) ile İbrahim (Cırnaz) adında iki oğlu var. Bu çocuklar, Türkveren köyünde yaşarlarken, 1900’lü yılların hemen başlarında, bir kız kaçırma yüzünden, Kıro lakaplı, Şahin oğlu Şahin hapse düşer. Bir süre hapis yattıktan sonra hapisten çıkan Kıro Şahin ve kardeşi İbrahim (Cırnaz) Türkveren köyünden ayrılarak, Çöplü köyüne yerleşirler. Çöplü köyünde çıkan bir tartışma sonucunda Kıro Şahin bir kişiyi öldürünce, oradan ayrılıp, Tapkıran Kale köyüne göç ederler. Her iki kardeş de burada Tapkıranlı birer kızla evlenirler. Daha sonra Kıro Şahin Fevzipaşa’da tren hattı için taş kırarken ölür. Bir süre sonra, Cırnaz İbrahim de Tapkıran Kale köyünde ölür. Babaları ölünce çocukları köyden ayrılarak, Osmaniye’ye giderler.[11] Koco’nun oğlu Sılo’nun çocukları da Tapkıran ve Türkören’de kalırken, diğer oğlu Mamo’nun da Hopogille aynı zamanda Reyhanlı’ya göçtüğü sanılmaktadır.

______________________________________
[9] Ali GÜL (Hasan oğlu, Türkören’de mukim)
[10] Cevdet TÜRKAY, Osmanlı İmparatorluğu’nda Oymak, Aşiret ve Cemaatlar, Tercüman Yayınları 1979 s. 567
[11] Mehmet ÖZTAŞ (Mahmut oğlu, Emekli öğretmen)

 

 __________________________________________________________

D) Nodinliler (Lordinliler)

Bu toplum, Nordun ve Lordin isimleri ile anılmaktadır. Ancak, yaptığımız araştırmalar sonucunda, hiçbir kaynakta, bu isimlerle anılan bir aşiret, cemaat veya oymağa rastlayamadık. Nordinli isminin, zaman içinde yanlış telaffuz edilerek, değiştirilmiş olacağını hesaba katarak, Nordunlu, Nordinli ve Nurdinli isimlerini de araştırdıysak da bundan da sonuç alamadık. Diğer bir çıkış noktamız da “Nureddinli” ismi idi. 1453-1650 yılları arasındaki kayıtları incelediğimizde Nureddinli cemaati mensuplarının Ankara’da, Adana’da, Çorum’da, Hamid’de (D.Bakır) ve Kırşehir’de bulunduklarını gördüğümüz, Nureddinli cemaatinin de Nordinlilerle bir ilgisini tespit edemedik. “Lordin” ismiyle ilgili bulduğumuz tek şey ise, Pazarcık’ta bulunan Lordin adındaki bir köydür. Bu köyde yaşayanlarla konumuz olan Nordinliler arasında da bir irtibat kuramadık.

Ancak, Türkiye’de Nordin ve Lordin adında bazı yerleşim yerleri bulunmaktadır. Mesela, Bitlis ilinin, Mutki ilçesine bağlı Lordinsor (Lordinstor =Erm. “…deresi”) köyü ile Gaziantep ilinin Araban ilçesine bağlı olan ve eski adı Lordin olan Nurettin köyü mevcuttur. Diğer taraftan, Erzincan ilinin, İliç ilçesine bağlı Nordun adında bir köy ile Muş ili, Malazgirt ilçesine bağlı Nurettin/Noradin köyü var ki bu köylerin eski birer Ermeni yerleşim birimi olduğunu tespit ettik. (Erm. Nordun = Yeniev) Neticede bu toplumun aldığı Nordun ve Lordin isimleri, birer yerleşim birimi isimlerdir. Bu da bize bu toplum mensuplarının Ermenilerin boşalttığı yerleşim birimlerine yerleşip zamanla bu yerleşim birimlerinin ismiyle anıldıklarını göstermektedir yani, “Elbistanlı”, “Kangallı” ve “Türkörenli” gibi, “Nordinli/Lordinli” isimlerini almışlardır. Dolayısıyla Nordinliler, bir soy ismiyle anılmadıkları için, kayıtlar üzerinde araştırma yapılamamıştır. Bu yüzden, Nordinlilerle ilgili bilgiler için sözlü kaynakları esas alacağız.

Sözlü bilgilere göre, Nordinlilerin (Lordinliler) aslı Lut ve Şit A.S.’dan geliyor. Bunlar İran Kurmancıdır. İran’dan Van’a gelen Nordinliler 11 kardeşmiş. Bir kabile göçüp Araban’a gitmiş. Nordinlilerin Arabanda Çamık, Kad ve Sadık isminde üç köyü bulunuyor. (Bu köylerin isimleri değişmiştir. Çünkü günümüzde Araban’ın bu isimlerde köyü bulunmamaktadır.) Lordinlilerin bir kısmı da Besni’de yaşıyor. Yaklaşık 70-80 haneden oluşuyorlar ve hepsi aynı babadan geliyorlar. Öteki 10 kardeşin soyundan gelenlerin hepsi halen Van’da yaşıyor.

Nordinliler, zamanla çeşitli yerlere dağılmışlar. Elbistan’daki Lordinliler, 300-350 sene önce Gaziantep’in Araban ilçesinden gelmişler. Elbistan’a gelen Lordinlilerin bir kısmı Alhaslıların içine girmişler. Kız alıp, kız vermişler. Böylece zamanla kaynaşıp orada kalmışlar. Bir kısmı da Karahasanlılara dâhil olmuşlar. Alhaslılarla beraber yaşayanlar Alevî’dir. Karahasanlılarla beraber yaşayanlar ise Sünni’dir.[12] Karahasanlıların içindeki Nordinliler, Kamo, Haydar, Mıço, Kase/Kasım ve Ali Kâhya’nın soyundan gelen aileden oluşmaktadır.[12]

Buradaki Nordinliler Çamıkon ve Kadolar diye bilinirler. Eğer Çamıkon, Çamaklu cemaatinin, Kadolar da Kadılu cemaatinin değişmiş haliyse bu iki cemaatin yakın akraba olmadıkları söylenebilir. Çünkü Çamaklu Yıva,[13] Kadılu Avşar boyuna bağlıdır.[14]

______________________________________
[12] Aligül TIRAŞ
[13] TKA, TD, nu. 108 varak 473b – BOA, TD, nu. 1040, s. 96-97 – BOA, TD, nu. 1061, s. 284
[14] TKA, TD, nu. 116 varak 233b, sene 971 (1563-64) – TKA, TD, nu. 116 varak 88b, sene 971 (1563-64) – TKA, TD, nu. 116 varak 144b, sene 971 (1563-64)

 __________________________________________________________

E) Sadakalar

Sadakalar, Rışvan boylar topluluğunu teşkil eden iki boydan (Atmalı ve Sinemilli) biri olan Atmalılara bağlı on iki oymaktan biridir. Mehmet ERÖZ’e göre, Sadakalar Türkmen’dir ve sonradan Sünnileşmişler.[13] Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügatü Türk’te ve Orhun Kitabelerinde bahsi geçen Sadakalar, “Okluk” anlamına gelmektedir.[14] Tapu Kadastro ve Başbakanlık Osmanlı Arşiv belgelerine göre Bayad boyuna bağlı Sadaklu Türkmenlerinin de Halep Türkmenlerinden olduğu tespit edilmiştir.[13] Dolayısıyla konumuz olan Sadakaların, Halep Türkmenleri olan “Sadaklu” cemaati olduğu ve isimlerinin de “Sadakalar” şeklinde de-ğişikliğe uğradığı büyük bir ihtimaldir. Ayrıca Sadakaların bu ismi Dulkadir beyi olan Sadaka Bey’den aldıkları da akla gelmektedir. Karahasanlıların içindeki Sadakalar, Omargil (Sili Tame) ve Tuttogil (Toto) gildir.[14] Karo Kahyâlar’ın da Sadakalardan olduğu rivayet edilmiştir.[15] Ancak, aile mensupları ise ısrarla Şamlulardan olduklarını söylemektedir. Olliki Şore’nin küçük gelini Arus dul kalınca Mustafayi Sıli Tame’nin büyük dedesi Sıli Omar ile evlenmiş. Sıli Omar, Olliki Şoregille akrabaymış. Sıli Omar, Olliki Şoregilin yeri belli ve sağlam olsun diye, Atmalılardan Omargili getirip Karahasanlıların arasına yerleştirmiş. Omargil ölen bu Olliki Şore’nin çocuğunun tarlalarını sahiplenmişler. O sıralarda Kizirler’deki topraklar da Olliki Şoregilinmiş. Mustafa Görür (Mustafayi Sıli Tamme), bu gencin soyundan geldiğini söylemektedir.[16]

______________________________________
[13] Mehmet ERÖZ, Doğu Anadolu’nun Türklüğü
[14] Divân-ı Lügati’t-Türk ve Orhun Kitabeleri
[13] Yusuf HALAÇOĞLU, An.da Aşiretler, Cemaatle, Oymaklar s. 2096
[14] Bayram TOTO (Hasan oğlu)
[15] Yemliha EDİZER (Yusuf oğlu)
[16] Mustafa GÖRÜR

 __________________________________________________________

F) Sevikler (Alma Cemaati)

Karahasanlılar içinde yaşayan Sevikler (Alma) Cemaatine tabi dört aile bulunmaktadır. “Sev” veya “sevik” Türkçe “elma” veya “alma” demektir. Sevikler (Alma/Almalu), Oğuzların Peçenek boyuna bağlı olup, 16 yüzyıl kayıtlarına göre Dulkadir Türkmenleri arasında yer almaktadırlar.[17]

Karahasanlılar içinde yaşayan ve (Alma) Cemaatine tabi olan Sevikler Muhacirler (Sencar/Sincar/Akçay), Kannerigil ve Solakgilden oluşmaktadır. (Bunların yakın akraba olmadıkları sanılıyor.)

______________________________________
[17] BOA, T. D. Nr. 402 s. 399, sene 938 (1532)

 

 __________________________________________________________

G) Şamlular (Şemiklü)

Ga) Genel Bilgi

Şam Türkmenleri (Aynı zamanda bunlara Halep Türkmenleri de denilmektedir), 1294’te Sivas’a girerek, şehri yağmalamışlar Kayseri bölgesinde de son Selçuklu hükümdarı II. Gıyaseddin Mes’ud’u uğraştıran hâdiseler çıkarmışlardı. Ebû Said Bahadur Han’ın ölümü üzerine (1335) Moğollar arasında baş gösteren mücadeleden faydalanan bu Türkmenler, 1337’de Elbistan yöre- sinde Dulkadırlı Beyliğini kurdular. Aynı asrın ikinci yarısında, Uzunyayla’da yağma hareketlerinde bulundular.[18] Şeyh Haydar zamanında (15.Yüzyılın son çeyreği) Şamlular Suriye ve Halep bölgesinden gelmişlerdi. Halep bilindiği üzere Dulkadirli Türkmenlerin kışlak bölgesiydi. Selçuklulardan beri Halep-Antep arasında kışlayan ve Sivas-Gürün-Gemerek arasında yaylayan Şamlu oymağı, Osmanlı devrinde Halep Türkmenleri denilen oymakların genel adıdır. Bu genel ad, Safevilerden çok önce Anadolu’da kullanılıyordu. Türkmen oymaklarına İran kaynaklarında Etrak-i Şam veya Türkman-ı Şam, Türk kaynaklarında ise Şamlu deniliyordu. Osmanlı devrinde resmî belgelerde bu topluluk başlıca Avşar, Beğdilli, İnallu, Harbendelu, Bayat gibi oymaklara ayrılmıştı. Şeyh Cüneyd’ten itibaren Safevî faaliyetine katılan Şamlular esas itibariyle bu oymaklardan bazılarının kollarından meydana gelmiştir.[19] Şamlular, Şeyh Cüneyd’den beri Erdebil tarikatının en eski müritleri arasındaydı.[20] Şamlu Türkmenleri Çaldıran savaşında, Dulkadirli Türkmenleri Avşar ve Musullu’yla birlikte Safevi ordusunun sağ kanadında yer almışlardı.[21]

Şeyh Haydar’ın en önemli halifesi Hüseyin Beg Şamlu’ya mensup idi. Şah İsmail’in de gözde komutanlarından olan Lala Hüseyin Çaldıran savasında ölmüştü. Kısaca Şamlu oymağına mensup halifeler Safevî devletinde önemli mevkilere getirilmişti.[22] Şah İsmail’in Akkoyunlulara son verdiği savaşta (1502) en önemli komutanları Şamlu Lala Hüseyin Bey, Dulkadirli Dede Abdal (hassa ordusu kumandanı) ve Dulkadirli Keçel beydir. Bunlar maiyetlerindeki Dulkadir Türkmenlerine kumanda etmekteydi.[23] Şamlu Lala Hüseyin Bey, dört bin kişilik kuvvetle Turna Dağı savaşında yer aldı.[24]

Safevi Devleti’nin zuhur edişi ile birlikte Dulkadirli toprakları ve Anadolu’da yaşayan Rumlu, Tekelü, Ustacalu, Çemişgezeklü, Kaçar, Bahadırlı, İspirlü, Zu‘lkadr, Varsak, Arapgirlü, Şamlu, Turgutlu, Afşar, Sa‘dlu, Karamanlu, Bayat, Baharlu, Bozcalu gibi birçok Türkmen, Şii mezhebini benimseyerek Şah’a iltihak etmiş, Dulkadirli Devleti’nin hem Maraş ve çevresindeki hem de Doğu ve Güneydoğu’daki varlığı büyük zararlar görmüştür.[25]

15. yüzyılın sonu ve 16. yüzyılın başlarında; Ustacalu, Rumlu, Tekeli, Zulkadir, Şamlu, Kaçar, Avşar, Türkmen gibi büyük oymaklarla birlikte, bunlara nazaran daha küçük olan Varsak, Cepni, Arapgirlu, Turgudlu, Bozcalu, Acirlu, Hınıslu, Sa’dlu, Alpagud, Bayat, Karamanlu, Bayburtlu, Baharlu, İspirlu oymakları Anadolu’yu terk ederek, Safevilere katılmışlar ve bu devletin kurulup, gelişmesinde çok önemli görevler üstlenmişlerdir.[26]

Şah İsmail’in Horasan’a ikinci seferi sırasında (sene 1510) Dev Sultan Rumlu ile beraber Safevi ordusunun öncü birliklerine komutanlık yapmış, Meşhed ve Herat şehirlerinin ele geçirilmesinde iştirak etmişti. Fakat bu emir, Çaldıran savaşının önemli bir anında Şah’a yardım etmeyerek 1500 askeriyle birlikte harp alanından kaçtığı için Safevi hükümdarının emriyle guryasavul Süleyman Bey Şamlu tarafından Şiraz’da idam edilmiş ve onun makamı oğlu Alihan Sultan’a devredilmişti.[27] Osmanlı arşiv belgelerinde, Bayad boyuna bağlı olan Şam Yörükleri Cemaati’nin ve Şam Bayadı Türkmenlerinin / Yörüklerinin 1522-1649 yılları arasında Yeni İl’de ve Maraş sancağı, Elbistan kazası, İncesu nahiyesindeki Karapınar yaylağında görüldüğü ve burada yayladığı tespit edilmiştir.[28] Konumuz olan ve “Şamikli” adıyla bilinen Şamluların bu ismi, bizzat “Şemiklü” veya “Şemeklü” diye bilinen Şam Türkmenlerinden aldığını görmekteyiz. Zira Şemiklü adıyla da bilinen ve Bayad boyuna bağlı Şamluları bir belgede Oruç Bey’e tabi olarak Halep livası içerisinde görüyoruz.[29]

Haleb Türkmenleri arasında görünen ve Bayad boyuna bağlı olan Şemeklü Cemaati, (931)1524-(978)1571 yılları arasında dört ayrı belgede yer almaktadır. Bir belgede[30] 39 hane ve 2 mücerred (bekâr), bir belgede[31] 50 hane ve 11 mücerred, bir belgede[32] 21 hane ve 14 mücerred, bir belgede[33] de 58 hane ve 77 mücerred olarak zikredilmiştir. Yine Dulkadırlı Türkmenleri arasındaki Bayad boyuna bağlı Şam Bayadı Cemaati, 3 ayrı bel-gede, Sivas (Yeni İl) kazasında görünmektedirler. Belgenin birinde 165 hane[34] ve birinde de 120 hane[35] olarak görünen bu Şamlular, Maraş Türkmenleri arasında da görünürken, bir belgede ise Maraş ve Malatya sancağında görünmektedirler.[36]

 Gb) Karahasanlılarla Beraber Yaşayan Şamlular

Karahasanlılarla beraber yaşayan Şamluların (Şemiklü), Suriye’den geldikleri sanılmaktadır. Çünkü eğer bu cemaat ismini günümüze kadar korumuşsa, bazı tarihi kayıtlarda bu isimle veya bu isme yakın tanımlamalarla zikredilen toplumlar mevcuttur. Şamluların Yeni İl’de Karahasanlılarla beraber yaşadıkları ve buradan Karahasanuşağı köyüne geldikleri rivayet edilmiştir.[37] Bu rivayet, yukarıda belirtildiği üzere tarihi belge ve kayıtlarla da teyit edilmiştir.

Şamlılardan Sırtıkara, Kara, Deli, Çoban, Kama, Kıraç, Karakaya, Fidan, Çolak, Kenger, Batı, Boztaş ve Karakoç soyadlı Şamluların büyük dedesi Yusuf (Usıf), yaklaşık olarak 1830 yılında Karahasanuşağı köyünden göçerek Koçovası köyüne gitmiş. Yusuf’un Sırtıkara lakaplı oğlu bir süre sonra Elbistan ilçesinin Küçük Yapalak köyüne göçmüş ve burada çok kalmadan tekrar Koçovası köyüne dönmüş. Bunlardan bir aile de Afşin ilçesindeki Tomolar köyüne gitmiş.[38] Muhtemelen bir adam öldürme nedeniyle bir kısım Şamlular Koçovası köyünden Çopur (İkizpınar) köyüne göçmüşler.[39] Bir kızın, nişanlısı tarafından kaçırılmasından sonra meydana gelen feci olaylar nedeniyle, Kamıklar, 1860 yılında Karahasanuşağı köyünden ayrılırlar.[40] Sılakamıklardan Süleyman’ın oğlu İbrahim Ağa da Koçovası köyüne gidiyor. Ali (Alo) oğlu Kahraman (Karo) Karakoç da İbrahim Ağayla beraber Koçovası köyüne gidiyor. (İbiş Hocanın Karahasanuşağı köyündeki evinin yeri, Halil oğlu Ali (Alo) KARAKOÇ’un öreniymiş.).[41] Karo Kahyâlar’ın Sadakalardan olduğu rivayet edilmişse de[42] Karo Kahyâlar, ısrarla bu bilginin doğru olmadığını ve Şemiklü olduklarını iddia etmektedirler. Karo Kahyâlar Afşin ilçesinin Koçovası köyünde ve Gaziantep’te oturmaktalar. Bu yerlerde yaşayan Şamluların tamamına yakını birbirine akrabadır.

______________________________________
[18] Faruk SÜMER, Oğuzlar (Türkmenler) İstanbul 1999, s. 186,
[19] Faruk SÜMER, Safevî Devletinin Kuruluşu…., s.172
[20] Faruk SÜMER, Safevî Devletinin Kuruluşu…., s. 47-48.
[21] İ.Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C.II, TTK, Ankara 1988, s. 251.
[22] Faruk SÜMER, Safevî Devletinin Kuruluşu…., s. 47-48.
[23] Faruk SÜMER, Safevî Devletinin Kuruluşu…., s.22
[24] Âlemârâ-yi Şâh İsma‘îl, s.205-207; ‘Âlemârâ-yi Safevî, s.115-116
[25] Salih Erpolat, XVI. Yüzyılın Başlarında Diyarbekir Eyâletinde Viran Köyler Meselesi, 1. Uluslararası Oğuzlardan Osmanlıya Diyarbakır Sempozyumu, Diyarbakır Valiliği Yayını, s. 592 / Sungur Doğançay Ars. Gör. Dulkadir Türkmenlerinin Güneydoğu Anadoludaki Faaliyetleri
[26] Bkz: Sümer, Safevi, s. 42 vd.; Lindler, Göçebeler, s. 169.
[27] Alemara-yi Şah İsmail, s.464-470, 527, 530-533; ‘Alemara-yi Safevi, s.411- 417, 497, 499-500./ Namiq Musalı, Yrd. Doç. Dr. Anonim Bir Safevî Müellifinin Gözüyle Dulkadir Beyliğinin Son 20 Yıllık Tarihine Bakış
[28] Yusuf HALAÇOĞLU, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar
[29] BOA, TD, Nr. 493, s.917
[30] BOA, TD, Nr. 1040, s.53, sene 931-936 (1520-1530); Y.HALAÇOĞLU, Age
[31] BOA, TD, Nr. 397, s. 808, sene 942 (1535-36); Y.HALAÇOĞLU, Age
[32] BOA, TD, Nr. 454, s. 859, sene 959 (1551-52); Y.HALAÇOĞLU, Age
[33] BOA, TD, Nr. 493, s. 917, sene 978 (1570-71); Y.HALAÇOĞLU, Age
[34] BOA, MAD, Nr. 6159, s. 75, (Üç Tahrir 1.) sene 1051 (1641-42); Y.HALAÇOĞLU, Age
[35] BOA, MAD, Nr. 6159, s. 75, (Üç Tahrir 1.) sene 1051 (1641-42); Y.HALAÇOĞLU, Age)
[36] TKA, TD, Nr. 116, vr. 301b, sene 971 (1563-64); Yusuf HALAÇOĞLU, Age
[37] Halil ÇOBAN (Bu bilgileri Eğitmen İbrahim ÇOBAN’dan rivayet etmiştir.)
[38] Şıh Hasan BATI (Bu bilgileri Eğitmen İbrahim ÇOBAN’dan rivayet etmiştir.)
[39] Halil ÇOBAN (Bu bilgileri Eğitmen İbrahim ÇOBAN’dan rivayet etmiştir.)
[40] Aligül BİNİŞ (Ali oğlu, 1928 doğumlu)
[41] Hasan KARAKOÇ
[42] Yemliha EDİZER (Yusuf oğlu)

 __________________________________________________________

H) Şarkiyanlar

Ha) Genel Bilgi

Şarkıyanlar, kayıtlarda da “Şarkıyan cema‘ati” olarak geçmektedir.[43] Belgelerde Şarkıyan cema‘ati” olarak geçen bu cemaat Oğuzların Bayındır boyundandır.[44] 16. yüz yılda Maraş’taki Türkmen cemaatlerin arasında da yer alan “Şarkıyan cema‘ati”nin, Karkın, Anamaslu ve Tumlanlu cemaatleriyle birlikte Çakal-ı Sağîr (Küçük Çakal)’de meskûn oldukları tespit edilmiştir.[45] Arşiv kayıtlarında “Şarklu” olarak geçen Şarkıyan cemaati, bazen Maraş Yörükleri,[46] bazen de Şam Yörükleri arasında zikredilmiştir.[47] Şarkıyan cema‘ati, 1524-1564 yılları arasında, Maraş sancağındaki Gündüzlü’yü kışlak, Elbistan’ı da yaylak olarak kullanmıştır. Buna dair çok sayıda arşiv kaydı bulunmaktadır.[48][49][50] 1514 ve 1532 yıllarındaki iki belge ile Kanuni zamanına ait başka bir belgeye göre Sonisa nahiyesi (Niksar) ile Antep ve Maraş sancaklarında yaşayan “Şarkiyan” cemaati, Oğuz’un “Bayındır” boyundandır.[51] Başka Osmanlı belgelerinde ise “Şarkiyan”, “Şarklu”, “Şarklular” veya “Şarkiyye” isimli birçok cemaat, değişik Oğuz boylarına dayandırılmaktadır.[52] Başka Osmanlı belgelerinde birçok bölgede dağınık şekilde yaşadığı bildirilen “Şarkiyan”, cemaati, “konargöçer Türkman Ekradı” taifesindendir.[53] Şarkiyan mensuplarının bir kısmı Hanefi, bir kısmı da Yezidi’dir. Karahasanlılarla beraber yaşayan Şarkıyanlar ise Hanefidir.

 Hb) Karahasanlılarla Beraber Yaşayan Şarkiyanlar

Şarklılar (Şarkiyan), Kerkük’ten Suriye’nin Ersil kazasının Meşale köyüne gelmişler. Burada yaşarlarken, bir adam öldürme yüzünden göçe zorlanmışlar ve yaklaşık olarak 1800 yılında, Meşale köyünden kalkarak, Elbistan’ın Çöplü köyüne gelmişler. Zamanla Çöplü’yü kendilerine mülk edinmişler. Göçtüklerinde sadece bir aileden ibaret olan Şarklılar, günümüzde, Nasırlar, Korogil, Şannogil ve Alakırgil olmak üzere dört aileden oluşmaktadır. Nasırlar Korolar ve Şanolar yakın akrabadır. Alakırlar ise korogilden kız aldıkları için bunlarla hısımdırlar. Payaholar da Alakırgildendir. Şarklıların bir kısmı halen Suriye’deki Ersil kazasının Meşale köyünde yaşamaktadır.

Emirhan (Ami Kore), Derviş ve Hasan Ağa’nın halası Hanzey’i kaçırınca, Korogil, Çöplüyü kan bedeli olarak Kamıklara bırakarak, Karahasanuşağı köyüne yerleşmişler.[54] Koronun amcasının oğlu Mamo (Mamiki Helit, 1901-1926), eşkıyalıktan dolayı kendisini tutuklanmak isteyen başçavuşu vuruyor. Başçavuşu delen kurşun aynı zamanda Çolak Hacı’ya da isabet ediyor. Dolayısıyla Çolak Hacı da kazayla ölüyor. Mamo 1926 yılında tutuklanarak, Maraş’ta hapse atılıyor. Burada birkaç ay kaldıktan sonra başka bir hapishaneye naklediliyor. Nakil sırasında yol üstündeki bir pınardan su içerken, başçavuşun akrabası olan bir jandarma tarafından vuruluyor.[55]

Üç aileden biri olan Nasırlar, bilinmeyen bir nedenle gittikleri Afşin’in Oğlakkayası köyünde bir süre kaldıktan sonra, bir adam öldürme yüzünden göçerek, Genolar köyüne gelmişler. Nasırlar, uzun bir süre Hassıkların (Nahurgilin) yanında maraba olarak çalışmışlar.[56] Halen Nasırlar (Çiftçiler) Genolar köyünde; Korogil ve Şanogil (Çetinler) de Karahasanuşağı köyünde yaşamaktadırlar.

 ______________________________________
[43] 998 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Diyâr-i bekr ve ‘Arab ve Zü’l-kâdiriyye Defteri (937/1530) s. 418, 424
[44] Yusuf HALAÇOĞLU, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar
[45] Refet YİNANÇ, Prof. Dr. XVI. yüzyılda Maraş Sancağı’nın nüfus yapısı
[46] TKA, TD, Nr. 116, vr. 227b, sene 971 (1563-64); Yusuf HALAÇOĞLU, Age
[47] R.Yinanç-M.Elibüyük; Maraş Tahrir Defteri, C.II, s.569-570; ve S.B.Akbaş, Kayseri’de Yörükler ve Türkmenler, s.172-173 Şam Bayadı Oymağı
[48] TKA, TD, Nr. 101, s. 37a-b, sene 971 (1563-64); Yusuf HALAÇOĞLU, Age
[49] TKA, TD, Nr. 108, vr. 356b, sene 971 (1563-64); Yusuf HALAÇOĞLU, Age
[50] TKA, TD, Nr. 116, vr. 227b, sene 971 (1563-64); Yusuf HALAÇOĞLU, Age
[51] Halaçoğlu, aynı eser, Cilt 5, s. 2100 , Özdemir Ai Rıza, Kayıp Türkler s. 267
[52] Yusuf Halaçoğlu, aynı eser, Cilt 5, s. 2100-2105, Özdemir Ai Rıza, age s. 267
[53] Cevdet Türkay, aynı eser, s. 592, Özdemir Ai Rıza, ege s. 267
[54] Emirhan ÇETİN
[55] Hacı DOĞAN
[56] Paşa Çifçi ve Recep ÇİFTÇİ

 __________________________________________________________
 __________________________________________________________

III- KARAHASANLILARA DÂHİL OLMUŞ AİLELER

A) Abdalanlar (Yıldız) Ailesi

Abdalanlar, Tunceli başta olmak üzere Aşkale, Göksun, Hınıs, Kiğı, Kelkit, Tercan ve Varto’da yaşarlar. Tamamı Alevi olan bu aşiretin, Tunceli, Muş ve Erzincan’daki kolları Zazaca; Kahramanmaraş, Erzurum ve Gümüşhane’deki kolları ise Kurmançça konuşurlar. Abdalan aşireti, Türk, Çin ve İran kaynaklarına göre Türk kökenli bir oymaktır. Bu oymağın mensupları, Rumeli (Abdallu) ile Afganistan ve Tacikistan’da Türkçe konuşmaktadır.[1] Araştırmacı Burhan Kocadağ, Abdalan aşiretini Akhunların bir devamı olarak göstermektedir.[2] Bir başka iddiaya göre, bu aşiret, Akkoyunlu Türklerinden kopmuştur.[3] Edip Yavuz ise, Abdalanların, Gur Türklerinden geldiğini iddia etmiştir.[4] Çünkü Afganistan’da, Gur bölgesinde yaşayan bir Türk boyunun adı da Abdalan’dır.[5]

“Yıldız” soyadıyla bilinen Külüstürgil, Abdalanlar aşiretine bağlı bir ailedir.[6] Abdalanlar, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın Bingöl dağlarına çadır kurduğu çağlarda, Akkoyunlu Türklerinden ayrılarak, Hanabdal ile Varto köylerine geldikleri söylenmektedir. Hicretin 9’uncu yüzyılının başında Varto köylerine gelip yerleştikleri sanılan Abdalan kabilesi, toplu olarak bu ilçenin merkez bucağına bağlı olan Gülükler, Hoşan ve Kalçık adlı köylerde otururlar. Bu kabilenin adı geçen köylerde 500 fazla nüfusları vardır. Abdalanlar, Hınıs ve Tercan ilçelerinin çeşitli köy ve komlarında dağınık bir halde yaşayan çiftçilerdir. Bunlar bulundukları yerlerde kendilerine seçilmiş hiçbir aşiret ağası idaresinde bir topluluk kurmamış ve tarihin her devrinde civar aşiretlerin himayesinde ve idaresinde yaşamışlardır.

Hamidiye Alayları teşkilatında, Abdalanlar Varto merkezine ve Hamidiye kumandanlarına yakın oldukları için, Cibran aşiretinin nüfuzları altında sıkışmış, yıllarca bu aşiret ağalarının emrinde çalışmışlardır. Abdalanlar Şeyh Said isyanında kısmen Alevî aşiretlerine katılarak hükümete yardım ettikleri gibi, kısmen de asilere katılmışlardır.

Bu aşiret halkı, öteden beri ekici ve koyuncu olarak yaşamışlardır. Alevî ve Bektaşî olan Abdalanlar, son çağlara kadar sadetten Baba Mansurlu seyitlerine çırak ve lokma hakkını vermişlerdir. Bu halk, pirlik-mürşitlik cihetinden Baba Mansurlara ve rehberlik kısmında, ocakları başında kalan bir aileye ve bazıları da Kureyş Seyitlerine bağlanmışlardır. Yukarıda adları geçen bu kabilelerden başka, yine ilçe merkezine bağlı Kovik ve Taşçı köylerinde Kimsorlu; Zatişeyh köyünde de Kılavsı[*] adlı iki küçük kabile vardır. Kimsorlu kabilesinin Varto’daki nüfusları 400’den, Kılavsilerin nüfusu ise 200’den fazladır.

Selçuklular devrinde, Alevî olan ve sonradan yine bu tarikatın bir bölümü sayılan Bektaşîliği kabul eden Kimsorlu /Kimsordu kabilesinin Van tarihinin Türklüklerini belirttiği Şadeli aşiretinden ayrıldığı ve bunların 300 sene önce Kiğı ilçesine bağlı Holhol köyünde Varto’ya geldikleri ve Kılavsı-Kıravuş’ların Nabiye ilçesi alanında oturan ve ırk olarak Türk olan Karsanlı kabilesinden ayrıldıkları söylenmektedir.[7]

Hüseyin, Hasan, Ali ve Rıza kardeşlerden oluşan, Yıldız ailesi; Erzincan ili Tercan ilçesi Kürsan (Fındıklı) köyünde yaşarlarken, muhtemelen Ermeni ve Rusların zulmünden korunmak maksadıyla 1918 yılında Devlet tarafından, Erzincan’dan güvenli bölgelere nakledilmişler. Erzincan’dan 10 kişi olarak göçen bu aile, önce Erzincan-Tokat-Çorum-Ankara güzergâhını takip ederek, yaklaşık üç yıl sonra Aksaray’a gitmişler. Orada iki yıl kaldıktan sonra, Konya – Cihanbeyli–Karapınar–Adana–Maraş–Göksun güzergâhını izleyerek yaklaşık üç yıl içinde Afşin ilçesinin, Tanır köyüne gelmişler. Yedi yıl kadar Tanır’da kaldıktan sonra, Elbistan ilçesinin Demircilik köyüne gelmişler. Demircilik köyünde bir sene kaldıktan sonra Türkveren köyüne gitmişler. Burada iki sene kaldıktan sonra Sarsap köyüne gitmişler. Sarsap’ta altı sene kaldıktan sonra 1942 yılında tekrar Türkveren köyüne gelmişler. Burada 1965 yılına kadar, Nahurlarların mahiyetinde özellikle tarım, hayvancılık ve değirmencilik yapmışlar.[8] Halen bu aile Türkören’de, yaşamaktadır.

______________________________________
[1] Burhan Kocadağ, Doğuda Aşiretler Kürtler Aleviler s.226, Özdemir Ai Rıza, Kayıp Türkler s.175
[2] Burhan Kocadağ., “Doğu Anadolu’da Yer Alan Alevi/Türkmen Kökenli (Loulan}Lolan Oymağı’nın Etimolajik Araştırma Raporu
[3] M. Şerif Fırat, Doğu il ieri Ve Varto Tarihi, s.96
[4] Edip Yavuz, Tarih Boyunca Türk Kavimleri, s.369-370
[5] Edip Yavuz, age, s.71
[6] Hasan YILDIZ
[*] Kılavsı adındaki bu kabile sanırız Hasan YILDIZ’ın bahsettiği Tılavus olabilir.
[7] M. Şerif FIRAT, Doğu İlleri ve Varto Tarihi (Kitap 1945 yılında yazılmıştır.) Bu yüzden bölümde geçen tarihler 1945 tarihi itibariye hesaplanmalıdır.)

 __________________________________________________________

B) Alikanlar (Eşref Sıvacı Ailesi)

Kurtalan, Eruh, Beşiri, Diyarbakır, Karlıova, Bitlis gibi birçok ilde meskûn olan Alikan aşireti Kurmançça konuşur ve Şafi mezhebine mensuptur. Midyat’ta yaşayan Alikan aşiretinin sadece bir kısmı Kurmançça konuşur, diğer kısmı ise Süryani’dir. Safeviler zamanında Deylem bölgesine göçen Alikanlar ise halen Zazaca konuşmaktadırlar.

1536, 1570 ve 1587 yıllarına ait Osmanlı belgelerinde Milli aşiretine tabi gösterilen ve Kilis sancağı ile Halep vilayetinde yaşayan Alikan aşiretinin Oğuz’un “Yazır” boyundan olduğu ifade edilmiştir.[9] Yine başka Osmanlı belgelerine göre “Alikan” aşireti “Türkman” taifesinden olup Emirdağı ile Cizre’de yaşamaktadır. Alikan cemaati Bozulus aşiretindendir.[10]

Karahasanlılarla beraber yaşayan Alikanlar, Erzurum ilinin Hınıs ilçesi, Kurdu köyünden gelmişler. Seferberlik sırasında, Rus ve Ermeni baskınlarına karşı yeterli güvenliği sağlayamayan Osmanlı İdaresi, bu civardaki yerleşim birimlerini boşaltarak, burada yaşayan ahaliyi Malatya gibi daha batıdaki illere yerleştirme yoluna gider. İşte bu zorunlu yer değiştirme esnasında, aile reisi Ahmet yönetimindeki aile, önce Malatya ili, Doğanşehir ilçesindeki eski bir Ermeni yerleşim birimi olan Polat köyüne yerleştirilmek istenir. Ancak, Ahmet’in karısı Güley, (Eşref’in annesi) Ermenilerle ilgili olumsuz hatıraları sebebiyle buna karşı çıkar ve Polat’ta kalmak istemez. Bunun üzerine aile Elbistan’ın Karahasanuşağı köyüne yerleştirilir. Ahmet bu köyde ölür.

1952 yılında Türkören köyüne göçen bu aile, 1961 yılında Malatya’ya yerleşir. İki sene sonra da üç kardeşten ikisi olan Ahmet ve Salih SIVACI Kırıkhan’a göçer; Haydar SIVACI da Malatya’da kalır. Haydar SIVACI’nın oğlu Ahmet de İskenderun’a göçmüş olup, halen burada yaşıyor. Ailenin bilinen soyu şöyledir. Hasan, Hasan’ın oğlu Ali, Ali’nin oğlu Mehmet, Mehmet’in oğlu Ahmet, Ahmet’in oğlu Eşref, Eşref’in oğulları Haydar, Ahmet ve Salih’tir.[11]

______________________________________
[8] Hasan YILDIZ
[9] Yusuf Halaçoğlu, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar, 1/124
[10] Cevdet Türkay, aynı eser, s. 172
[11] Haydar SIVACI

 __________________________________________________________

C) Cıllıklar (Kalendergil)

Kalender’in babası Hasan (Hasık), yaklaşık olarak 1880 yılında Sivas’tan Karahasanuşağı köyüne gelmiş. Sülalelerine “Cıllıklar” deniliyormuş. Kalender 1887 yılında Karahasanuşağı köyünde doğmuş. Kalenderin yaşıtı olan Ali adındaki kardeşi Çanakkale Savaşı sırasında (1918) şehit düşmüş. Kalender’in Süleyman (Sılo), Şıho, Hüseyin ve İbrahim adında dört oğlu; Ali’nin de İbrahim adında bir oğlu var. Kalender’in çocukları Karahasanuşağı köyünde, Ali’nin oğlu ise Gölbaşı’nda yaşamaktadır.[12]

 _____________________________________
[12] Hüseyin KATI

 __________________________________________________________ 

D) Deli Mullagil

Mulla KİRLİ’nin yani namı diğer Deli Mulla’nın “Kocuk” lakaplı büyük dedesi, Karahasanuşağı köyüne ilk yerleşenlerden birisiymiş. Kocuk, Birimlerden bir kızla evlenmiş. Esas uğraşları hayvancılık olan Deli Mulla’nın babası Kamo ve kardeşi Alo, önce Çöplü köyüne gitmişler ve orada bir süre kaldıktan sonra da Doğanşehir tarafına göçmüşler. Çok meşhur bir şaki Kamo, dağlarda şakilik yaparken, Kahramanmaraş ilinin Türkoğlu ilçesinin Çakallı bölgesinde vuruluyor. Aksu’ya kadar yaralı gidiyor ve orada ölüyor. Kamoyu vuranlar, halkı buna inandırmak için, Kamo’nun başını kesip Maraş’a götürüp, halka teşhir ediyorlar. Kamo’nun çocukları İbrahim, Mulla, Döndü ve Mustafa (Bozo) Elmalı’da büyüyor. Elleri iş tutmaya başlayınca da 1900’lü yılların başında, Şam ve Halep tarafına gidip kömürcülük yapıyorlar. Deli Mulla, orada Tapkıranlı bir kızla evleniyor. Mustafa ise Maraş Türkoğlu’na gidip yerleşiyor. İbrahim’in oğlu Mehmet de Adana’ya yerleşiyor. Mulla KİRLİ Tapkıran Kale köyüne yerleşiyor. Bir süre sonra, Karahasanlılarla aralarındaki bir çekişmeden dolayı Tapkıranlılar, Şanno Hüseyin’i yakalıyorlar. Deli Mulla Hüseyin’i zor kullanarak ellerinden alıyor ve köye gitmesini sağlıyor. Bu olaydan dolayı Deli Mulla’ya çok kızan Tapkıranlılar, Karahasanuşağı köyünü kastederek, kendi köyüne git diyorlar. O da Karahasanuşağı köyüne gelip yerleşiyor. Eşi ölünce de köyden göçerek, Osmaniye’ye gidiyor. Deli Mulla’nın çocukları halen Osmaniye’de yaşıyorlar.[13]

______________________________________
[13] Mehmet ÖZTAŞ (Emekli Öğretmen)

 

 __________________________________________________________

E) Dervişoğulları (Nermikanlılar)

Nermikanlı Mehmet ve Mustafa kardeşler, seferberlik sırasında (1914), geçim sıkıntısı sebebiyle memleketleri olan Malatya ilinin Arguvan ilçesinin Nermikan köyünden göç ederek, Elbistan’ın Avlıya köyüne gelmişler. Burada 4 yıl kadar Şeyh Mustafa Efendi’ye hizmet etmişler. Özellikle Şeyhin davarlarını gütmüşler. Daha sonra Türkören köyüne yerleşen bu aile, Hasan Ağa’nın Türkören ve Avliya’daki tarlalarını Ağa adına işletmişler. Kardeşlerden Mustafa 1948 yılında vefat etmiş. 55 yıl boyunca Hasan Ağa’nın tarlarını ekip biçen Nermikanlılar, sonunda bu işi bırakmışlar ve kendi adlarına çalışmışlar. Mehmet

PAKİN’in Hüseyin, Derviş ve Ramazan adındaki 3 oğlu var. Derviş ve Hüseyin ölmüşler. Bunların çocukları halen Türkören köyünde yaşamaktadır. Mustafa’nın ise Hamo adında bir oğlu olmuş. Hamo bekârken 65 yaşında, Türkören köyünde öldü.[14]

______________________________________
[14] Ramazan PAKİN (Mehmet oğlu)

 

 __________________________________________________________

F) Dızolar (Kolıkon)

Aslen Kolıkonlardan olan Dızolar, Besni’den göçerek, Elbistan’ın Sevdilli köyüne gelmişler. Bir süre orada kaldıktan sonra, Elbistan’ın Domolar (Kizirle) köyüne gelmişler. Bu ailenin bilinen ilk kişisi 1830 doğumlu olduğu sanılan Mustafa’dır. Mustafa’nın 1859 doğumlu Hüseyin adında bir oğlu, Hüseyin’in de Nazlı isminde bir kızı ile Hasan isminde bir oğlu var.[15] Hasan oğlu İbo İskenderun nüfusuna kayıtlıdır. Diğerleri Elbistan nüfusuna kayıtlıdır. İbo askerden döndükten sonra evleniyor ve İskenderun’a göçüyor. Şimdi ise Fransa’da yaşıyor. Mustafa oğlu Hüseyin 1859 yılında Elbistan’da doğmuştur. Dolayısıyla Dızoların en geç 1850’li yıllarda Domolar köyüne geldiğini anlıyoruz.

 ______________________________________
[15] Hacı EDİZER (Mısto oğlu)

 __________________________________________________________

G) Eğitmengil (Özsoy) Ailesi

Birinci Dünya Savaşı sırasında Doğu Anadolu’da ailesiz kalan çocuklar, güvenli bölgelerdeki zengin ve Müslüman ailelere emanet ediliyordu. Muhtemelen bu uygulama sonucunda Abdullah (Eğitmen) Yusuf Ağa’ya teslim edilmiş. Yusuf Ağa’nın yanında büyüyen Abdullah, evlenecek yaşa gelince, kendisi gibi yetim ve öksüz olan Vatan ile evlendirilmiş ve kendisine bir ev kurulmuştur. Daha sonra Akçadağ’da Eğitmenlik kurslarına katılan Abdullah, buradan Eğitmenlik diploması almış ve neredeyse ömrünün sonuna kadar Eğitmenlik yapmıştır. Dolayısıyla camia içinde çıkan ilk eğitimci olarak 1960 yılına kadar sayısız öğrenci yetiştirmiştir. Eğitmen Abdullah’ın İbrahim, Mehmet, Bayram, Yemliha ve Hasan adında 5 oğlu var.

 __________________________________________________________

H) Gomujlar (Hamzogil)

Gomujlar (Hamzalar) aslen, Suriye’de bulunan Gomuj[*] aşiretine mensuptur. Gomujlar, Suriye sınırları içindeki Amik Ovası ile Halep şehri arasında bulunmaktadır. Hamzaların bilinen ilk atası “Hoko” lakaplı biriymiş. Hoko’nun 2 kardeşi varmış. Bu kardeşlerden birisinin lakabı “Bollık” imiş.) Hoko’nun yüksek düzeyde okumuş ve hatırı sayılır, bir amcaoğlu varmış. Bu kişinin, yazı yazmak için kullandığı bir altın okkası ve diviti varmış. Bir gün bu altın okka ve divit kaybolmuş. Suç Hoko’nun üzerine atılmış. Hoko, ne kadar suçsuz olduğunu söylese de kimseyi inandıramamış. Sonunda, bu iftira yüzünden, toplum Hoko’ya kötü gözle bakmaya başlamış ve onu dışlamış. Bunun üzerine Hoko, yaklaşık olarak 1800 yılında göç ederek, Pazarcık ilçesine gelmiş ve aslen Karahasanlı olan Bozağaların yanına yerleşmiş. Hoko, maharetli olduğu için Bozağaların kahve ve çay gibi hizmetlerini yürütmüş ve ömrünün sonuna kadar da Bozağaların yanında kalmış. Hoko’nun İbrahim isminde bir oğlu varmış. İbrahim gençlik döneminde Pazarcık’tan ayrılmış ve yaklaşık olarak 1850 yılında, Karahasanuşağı köyüne yerleşmiş. Tahminen 1900 yılında, 70 yaşında iken burada ölmüş. İbrahim’in Hamza isminde tek bir oğlu varmış. (Hamzalar ismini dedeleri olan bu Hamza’dan almış.) Hamza 1906 yılında ölmüş. Hamza’nın da İbrahim isminde tek bir oğlu varmış. İbrahim 12 yaşındayken dedesi olan İbrahim ölmüş. 6 yaşındayken de babası Hamza ölmüş. 1894 doğumlu olan İbrahim, 1994 yılında ölmüş. İbrahim’in Bayram, Kamber, İbrahim, Hasan, Ahmet ve Yusuf isminde 6 oğlu olmuş. Günümüzde 23 haneye ulaşan ve 250 kişiye yakın nüfusu bulunan Hamzalar, yurtiçinde; Karahasanuşağı köyünde, Alanya ve Ankara’da, yurtdışında da Almanya, İngiltere ve Danimarka’da yaşamaktadırlar. Hamzalar, Suriye’den göç ettikleri tarihten günümüzü kadar, Kurmancça dilini, günümüzde ise Türkçe konuşmaktadırlar.[16]

______________________________________
[*] “Siyah Öküz” anlamındaki bu ismin, Halep Türkmenleri içinde bulunan ve Yüreğir boyu mensuplarından olan, “Kamışlı” Cemaati ile aynı olduğu muhtemeldir.
[16] Hasan ALMA

 __________________________________________________________

I) Haylogil (Kov Hüseyin ve Kardeşleri

Aslen Yalak köyünden olan Haylogilden Kov Hüseyin uzun bir süre Domolar köyünde kalmıştır. Kardeşleri ise Yalak köyünde kalmışlar.

 

   __________________________________________________________

J) Hayrangil

Soyadları Polat olan Hayrangil’in Şarklılardan olduğu söylenmektedir. Ancak bu bilgi teyit edilememiştir.

 __________________________________________________________

K) Hocogil (Mavişler)

Hoco ailesi ve Koro ailesi ile birlikte, Kerkük’ten Suriye’ye gelmiş. Hoco burada bir süre Tullo İbrahim’le beraber milislik yapmış. Oradan Antep’e gelmiş ve Antepli Koco Ağa bunları Hurşit köyüne yerleştirmiş. Sonra da Antepli Koco Ağayla beraber Antep Savunmasına katılarak, Hurşit köyünde harbe girmişler.

Hoco’nun amcası ölünce, yengesi evlenmek istiyor. Bunun üzerine Hoco amcasının karısını vurup öldürüyor ve hapse giriyor. Hoco hapse girince ailesi oradan göçerek, Korogille beraber Kantarma köyüne geliyor. Mısti Hoce’nin dedesi Kantarma köyünden Mole Şuke’den bir kızla evleniyor. Bu evlilikten Hoco İbrahim, Ali (Kortık) ve Fate dünyaya geliyor. Hoco İbrahim, Kantarma köyünde 12 sene kaldıktan sonra Çöplü’ye gidiyor. Ami Kore, Derviş ve Hasan Ağaların halası Hanzey’i kaçırıyor ve Karahasanuşağı köyüne geliyor. Hoco İbrahim de Mami Kore’yle birlikte bu köye geliyor. Bu aile mensupları, halen Karahasanuşağı köyünde, Adana’da, Düzce’de ve İstanbul’da yaşıyorlar. Karayılan’ın Hoco İbrahim’in halasının oğlu olduğu söyleniyor.[17]

______________________________________
[17] Mustafa MAVİŞ (Hoco oğlu)

 

 __________________________________________________________

L) Hüsütgil (Kurtlar)

Nüfusları Karahasanuşağı köyüne kayıtlı olan bu aile, Armutalan (Çöplü) köyünde kalmaktadırlar. Aslen Hasanalili olan Hüsütgilin, yaklaşık iki asır önce Karahasanlılara dahil oldukları bilinmektedir. Bu aile mensupları, aradaki iyi münasebetlerden dolayı zaman içinde Karahasanlılarla kaynaşmışlardır. Bu yüzden de kendilerini Karahasanlı olarak görmektedirler.[18]

 ______________________________________
[18] İhsan KURT

 __________________________________________________________

M) İşbaşaranlar

Nüfusları Gündere köyüne kayıtlı olan bu aileden Abdullah ve çocukları uzun bir süre Türkören köyünde kalmıştır ve Kurmancçayla beraber Türkçe konuşmaktadırlar. Hacı ve çocukları ise Kurmancça bilmemektedirler.

 __________________________________________________________

 N) Ketiler

Ketiler, Atmalı Boyunun 12 oymağından biridir. Mehmet ERÖZ, bunların Havran Ketileri ve Ganidağı Ketileri olarak iki kola ayrıldıklarını ve sonradan Sünnileştiklerini belirtmektedir.[19] Bayram Ali Çoban’dan aldığımız bilgilere göre; dedeleri olan Ali, Gaziantep’in Ketiler köyünde yaşarken, düğünü yapılırken bir kızı kaçırıp, Aşağı Kaşanlı’ya geliyor. Köydeki başka bir Ali ile adı karışmasın diye, kendisine “yeni” anlamındaki “Acer Ali” adıyla hitap ediyorlar. Acer Ali bir süre sonra Elmalı’da Memiş Ağanın yanına gidiyor. Bu ağa Acer Ali’ye yakınlık gösteriyor. Aradan bir zaman geçince Yarımca’ya gidiyorlar. Orada da bir kadınla evleniyor. Vakkas, İbrahim, Memiş (Memiş Ağanın adıymış) ve (?) adında dört oğlu olmuş. Adı bilinmeyen çocuk küçük yaştayken ölmüş. İbrahim evliymiş ama çocuğu yokmuş. Genç yaşta ölünce karısını Memiş’le evlendiriyorlar. Acer Ali ölünce, oğullarından Vakkas Türkören’e, Memiş de Aktil’e yerleşiyor. Memiş Sünni iken, çocukları zamanla Aleviliği benimsemişler. Vakkas’ın soyundan gelenlerin soyadı “Çoban”, Memiş’in soyundan gelenlerin soyadı ise “Atmalı”dır. Vakkas’ın, İbrahim (Bıdo) ve Seyitali adında iki; Memiş’in de Seydo, Vakkas, İbrahim ve Ali adında dört oğlu olmuş. Seydo’nun çocukları Kırıkhan’da, İbrahim’in çocukları Türkören’de ve Memiş’in çocukları da Gaziantep’te yaşamaktadır.[20]

______________________________________
[19] Mehmet ERÖZ, Doğu Anadolu’nun Türklüğü
[20] Bayram Ali ÇOBAN (Seyitali oğlu

 __________________________________________________________

O) Mandozgil

Urfa’dan geldiklerini söylüyorlar. Tam olarak ne zaman geldikleri bilinmemektedir. Ancak 1800’lü yılların ikinci yarısında geldikleri sanılıyor. Gelişlerinin nedeni hakkında bilgi bulunmamaktadır. Eski soyadları “ALTUN”dur.

 __________________________________________________________

P) Nacarlar

İlk kez XIV. Yüzyılda (1337) Bozok koluna bağlı Dulkadiroğulları beyliği içerisinde Neccarlu ismine rastlamaktayız.[21] Günümüze geldiğimizde, Maraş ili sınırları içerisinde bulunan çoğu köy isimlerinin daha önceki cemaat isimleri ile aynı, çok benzer veya köylerin isimleri değişik olmasına rağmen 16. yüzyıldaki cemaatlerin torunları olduğu görülmektedir.[22] Bunlardan Küçük Nacar ve Büyük Nacar yerleşim birimleri adlarını 14. Yüzyılda Dulkadir Türkmenleri arasında yer alan Neccarlu’dan almışlardır. Dulkadır Beyliği döneminde olduğu gibi, Osmanlı hâkimiyetinin tesis edildiği sıralarda da bu bölgede büyük bir Türkmen aşiretinin varlığına şahit olmaktayız.[23] Buradaki iskân merkezlerinin adları hep Türkmen aşiretlerinin isimlerini taşımaktadır. Mesela: Beşenlü, Karamanlu, Nacarlu, Dadaşlu, Orçanlu, Ceritlü, Avşarlu, Karacalu vs. gibi. Bunun yanı sıra şahıs adlarını taşıyan yerleşim birimlerinin bu bölgede bulunması eski Türk geleneğinin buralara yansımasıdır. Burada şahıs adlarıyla anılan köylerin, bu bölgeye gelen Türkmen aşiretlerinin reisleri tarafından kurulduğu ve bunun sonucu olarak da onların adıyla anıldığı sanılmaktadır.[24] Diğer taraftan, Neccarlu, Dulkadiroğulları Türkmenlerinden Dokuz, (öbür adı Bişanlu) obaları arasında Neccarlu[25] adıyla yer almaktadır. Yine 16. Yüzyıl Maraş Türkmenleri arasında Arab Neccarlu, Neccar ve Nacarlu adındaki Türkmenleri de görmekteyiz.[26]

Araştırmalarımızı derinleştirince bu ısrarın sebebini anlamış olduk. Çünkü Nacar isminin geçtiği hemen, hemen tüm kaynak ve yerlerde Karahasanlu adına da rastladık. İşte 14 asırdan günümüze kadar olan uzun ve kalıcı beraberlikten olsa gerek, Nacarlar zaman içinde kendilerini Karahasanlı sanmaya başlamışlardır.

Mehmet EDE’nin naklettiği bilgilere göre, Mehmet (Nacar), yaklaşık olarak 1810 yılında Karahasanuşağı köyünde değirmencilik yaparlarken bir kavga sırasında üç kişiyi öldürmüş ve oradan kaçıp, Gölbaşı’nın Meydan köyüne yerleşmiş. Daha sonra da Meydan köyünden ayrılarak, Ozan köyüne göçmüş.[27]

______________________________________
[21] Selahattin DÖĞÜŞ Osmanlıların Fethine Kadar Dulkadirli Türkmenleri (Dulkadir Beyliği Araştırmaları Cilt 1, sayfa 77)
[22] İbrahim SOLAK XVI. Yüzyılda Maraş Ve Çevresinde Dulkadirli Türkmenleri (Dulkadir Beyliği Araştırmaları Cilt 1, sayfa 155)
[23] Uzunçarsılı, İ. Hakkı; Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, (1984) T.Tarih Kurumu Yayını, Ank. sh.169.
[24] İsmail ALTINÖZ, XVI. Asırda Dulkadır Eyâleti’nde İskân ve Yerleşme
[25] Serdar YAKAR, Durkadir Beyliğini Oluşturan Türkmen Boyları ve Cerid Türkmenleri
[26] Prof. Dr. Refet YİNANÇ, Kahramanmaraş 1. Kurtuluş Sempozyumu (XVI. Yüzyılda Maraş Sancağı’nın Nüfus Yapısı)
[27] Mehmet EDE

 _____________________________________________________________________

Ş) Sevikler (Alma Cemaati)

Karahasanlılar içinde yaşayan Sevikler (Alma) Cemaatine tabi dört aile bulunmaktadır. “Sev” veya “sevik” Türkçe “elma” veya “alma” demektir. Sevikler (Alma/Almalu), Oğuzların Peçenek boyuna bağlı olup, 16 yüzyıl kayıtlarına göre Dulkadir Türkmenleri arasında yer almaktadırlar.[28]

Karahasanlılar içinde yaşayan ve Alma Cemaatine tabi olan Sevikler, Muhacirler (Sencar/Sincar/Akçay), Kannerigil ve Solakgilden oluşmaktadır. (Bunların yakın akraba olmadıkları sanılıyor.)

______________________________________
[28] Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Tahrir Defterleri Nr. 402 s. 399, sene 938 (1532)

 

 __________________________________________________________

R) Sipkanlar (Polat) Ailesi

Mehmet Çavuşgil, Erzurum’dan Elbistan’a gelmiştir. Bunlar aslen Sipkan aşiretine bağlıdır. Sipkan (Sipki/Sibiki/Sibikan) ise, Oğuzların Beçene boyundan gelen Beçeneviler’e bağlı 12 kol- dan biridir. Sipkan aşireti, ismini İran ile Irak arasındaki Sebekan bölgesinden almıştır.

Sipkanlar, zamanında o bölgenin en güçlü ve kalabalık aşiretiymiş. Osmanlı hükümdarı II. Mahmut, çekindiği bu güçlü hanedanlık ailesini yıllarca uğraşarak Osmanlı saflarına çekmiştir. II. Mahmut aşireti Anadolu’ya getirirken, İran hükümeti Osmanlıya savaş açmış ve 3 yıl süren diplomatik görüşmelerden sonra aşiret Osmanlı tebaasına girmiştir. Bir hanedanlık ailesine bağlı olan bu aşiret, bu bağlılığını günümüze kadar devam ettirmiştir.

Osmanlı döneminde konfedere bir yönetim yapısına sahip olan Sipkan aşireti, kendi bölge sınırlarını kendisi belirlemiştir. Daha sonraları Osmanlı hükümeti Muş Ovasını bu aşirete tahsis etmiştir. Aşiret, 150 yıl Muş bölgesinde kaldıktan sonra daha sonra Diyarbakır’a yerleşmiş. Daha sonra da Ağrı’ya yerleşmiştir. Şu an Türkiye ve Avrupa’nın her tarafına dağılmış olan Aşiret, yoğunlukla hanedanlık ailesinin de yaşamakta olduğu Ağrı’nın Tutak ilçesinde yaşamaktadır. Aşiret yakın tarihte Osmanlı döneminde beylerbeyliği yapmıştır.

Mehmet Çavuşgil, Seferberlik zamanı Erzurum’dan kalkarak, Elbistan’a gelmişler. Önce Sevdilli köyüne yerleşmişler. Daha sonra da Elbistan’da hancılık yapan Çapar Arif’in yanında birkaç sene kalmışlar. Bir süre sonra da Nahurlar tarafından getirilip Türkveren köyüne yerleştirilmişler. Baba adı Dursun olan Mehmet Çavuş’un, Kabadayı Mustafa ve Maksut adında iki kardeşi varmış.[29]

______________________________________
[29] Ali Cilbir POLAT

 __________________________________________________________

 S) Şotikliler

Karahasanlılara dâhil olan Şotikliler, şimdiki adı Çobandere olan Malatya ilinin, Arguvan ilçesine bağlı Şotik öyüne mensuptur. Köyün doğusunda Sığırcıuşağı ve Yoncalı Köyleri, batısında Hekimhan ilçesinin Yukarı Saz Köyü ve Yamadağı, güneyinde Göçeruşağı Köyü bulunmaktadır. Çobandere Köyü, Atmalı Aşireti’nden olup, yaklaşık 350 yıl önce kurulduğu sanılmaktadır. Köyün 22 mezrası mevcuttur.

Elbistan’daki Şotiklilerin dedesi, 1889 doğumlu olan Hamit (Hamo), bekârken Şotik (Çobandere) köyünden kaçarak Yalak köyüne geliyor. Bir zaman sonra, Nasırların kızı Zeynep ile evleniyor. Bu evlilikten Mehmet, Ahmet ve Ali Rıza adında üç oğlu ve Fatma adında bir kızı oluyor.  Hamit’in küçük oğlu Ali Rıza, Elbistan’ın Yalak köyünde çobanlık yapıyor. Bu arada Hamit ve çocuklarının nüfus kaydı yokmuş. Yalak’ta asker kaçağı diye Hamit’i şikâyet ediyorlar. Bunun üzerine Hamit Sevdilli köyü nüfusuna kaydediliyor. Hamit askere gidince çocukları 1948 yılında Yalak köyünden göçerek, Genolar (Kavaktepe) köyüne yerleşiyorlar. Bu sırada Hamit’in büyük oğlu Neciplerin hizmetkârlığını yapıyormuş.[30]

Malatya’daki Şotiklilerin bir kısmı alevi, bir kısmı Sünnidir. Hamit Sünni olan Şotiklilerdenmiş. Hamit’in babasının adı da Hamit’tir. Şotikliler günümüzde Adana’da yaşıyorlar.

_____________________________________
[30] Ahmet ÇOBAN (Mehmet oğlu)