Karahasanlıların Dili

KARAHASANLILARIN DİLİ
Aslen Türkmen olan Karahasanlıların, anadili Türkçedir. Ancak, günümüzde hem Türkçe, hem de Kurmançça konuşmaktadırlar.

Karahasanlıların, ne zaman Kurmançça konuşmaya başladıkları tam olarak bilinmemekle birlikte, üst soyları olan Begdililerin Horasan ve Anadolu’ya gelmelerini takip eden ilk asır içinde Türkçenin yanı sıra, Farsçanın etkisinde kalarak, Kurmanççaya aşina oldukları ve 16. Yüzyıldan itibaren de bu dili kullandıkları sanılmaktadır. Daha sonraki dönemlerde ise, Karahasanlıların dilindeki Kurmanççanın yoğunluğu, bulundukları coğrafyaya, sosyal ortam ve siyasi duruma göre artıp, eksilmiştir. 1970’li yıllara kadar Karahasanlılarda baskın dil olan Kurmançça, şehirleşmenin ve okuma yazma oranının yükselmesiyle yoğunluğunu yavaş, yavaş yitirerek, günümüzde önem sırasını Türkçeye bırakmıştır. Dolayısıyla Karahasanlıların, tarihi süreç içinde Kurmanççaya dönüşen dili, günümüzde tekrar Türkçeye dönüşmektedir.

Karahasanlıların Dili Nasıl Değişti?
Türkmen olan Karahasanlıların haliyle ana dilleri Türkçedir. Ancak tarihi süreç içinde, dilleri değişerek Kurmançça lehçesine dönüşmüştür. Peki, Karahasanlıların Türkçe olan ana dili Kurmanççaya nasıl dönüşmüştür?

Türkçe konuşan Türkmenler, yoğun Fars-Arap etkisinin olduğu Doğu Anadolu’ya yerleşince zamanla Kurmançça konuşmaya başladılar. Karahasanlıların bağlı oldukları Begdililer de Safevilere olan yakınlığı sebebiyle Farsça ve Arapçanın hâkim olduğu Doğu Anadolu’da, uzun süre kaldılar ve Türkçenin yanı sıra Kurmanççayı da konuşmaya başladılar. Karahasanlılar, üst soylarındaki bu dil değişmesine ek olarak bir de Kurmanççanın hâkim dil olarak konuşulduğu Urfa, Siverek, Besni ve Elbistan’da asırlarca kaldılar. Özellikle Kurmançça konuşan Türkmenlerle ve Kürtlerle ya iç içe ya da komşu olarak yaşadılar. Dolayısıyla Horasandan beri aşina oldukları Kurmanççayı, 16. Yüzyıldan itibaren, anadillerinin yanı sıra kullandılar.

Bilindiği üzere Karahasanlılar Dulkadir Türkmenleri arasında yer almaktaydı. Çaldıran Savaşı öncesinde Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail’e yardım eden Alevi Türkmenleri cezalandırmak üzere Elbistan Ovasına yürümüş ve bu Türkmenlerden birçoğunu ağır şekilde cezalandırmıştı. Bu sırada bazı Türkmenler kendilerini Kürt olarak tanıtarak, bu cezadan kurtulmuşlardı. Karahasanlılar da böyle bir siyasi manevrayla kendilerini Kürt ve Sünni olarak tanıtarak, bu cezadan kurtuldular. Daha sonra da Osmanlının Türkmenlere yönelik olumsuz politikaları, buna mukabil Kürtlere yönelik ayrıcalıklı uygulamaları diğer Türkmenler gibi Karahasanlıların da uzun bir süre zorunlu olarak Kürt görünmelerine neden oldu. Bir kaç nesil sonra da rol olarak üstlendikleri bu kimliği tamamen benimsediler.

Karahasanlıların dil değişikliğine neden olan önemli faktörlerden birisi de diğer konar-göçer Türkmenlerde olduğu gibi, okuma-yazma kültürünün bulunmamasıdır. Bundan dolayı da Farsça ve Arapçanın etkisinde kalan anadillerini koruyamadılar. Nitekim Rus tarihçisi Gumilev, okuma yazma bilmeyen halkların çok çabuk dil değiştirdiklerini tespit etmiştir. Ayrıca yapılan araştırmalar göstermiştir ki yazma kültürü olan toplumlar, dilleri değişse de kısa bir sürede bu dillerine tekrar dönebilmiştir. Mesela, İrlandalılar 2 asır boyunca İngiltere’nin egemenliği altındayken, İngilizce konuştular ve haliyle ana dillerini unuttular. Ancak okuma-yazma kültürleri ve yazılı kaynakları olduğu için, bağımsızlıklarını kazandıktan sonra kısa bir süre içinde kendi dillerine kolayca dönebildiler.

Karahasanlıların boy beyliği yaptığı sırada ağırlıklı olarak konuştukları Kurmanççanın yanı sıra, resmi iletişimlerde bulunurken Türkçe konuştuklarını sanıyoruz.

Neticede, Karahasanlıların, tarihleri boyunca yaşadıkları coğrafi bölgeler, geçirdikleri sosyolojik süreçler, beraber yaşadıkları toplumlarla ilişkisi, etkisinde kaldıkları siyasal olaylar ve okuma yazma kültürünün bulunmaması gibi faktörler göz önüne alındığında Kurmançça konuşmaları, pek yadırganacak bir husus değildir.

Önemli Not: Afşin ilçesinin Alemdar kasabasındaki ve Kadirli ilçesinin Karatepe köyündeki Karahasanlılar, sadece Türkçe konuşmaktadırlar. Doğanşehir ilçesinin Kapıdere, Beğre ve Muratı Köylerindeki Karahasanlılar genellikle Türkçe konuşmaktadırlar. Bunların nüfusu 1500 civarındadır. Suriye’nin Halep ili ve Afrin ilçesindeki Karahasanlılar ise genellikle Arapça ve kısmen de bizim anlayamadığımız bir Kurmanççayla konuşmaktadırlar.

Kurmançça lehçesi, Türkçe, Farsça ve Arapça kelimelerden oluşmaktadır.

4 Replies to “Karahasanlıların Dili”

  1. hocam merhaba, emeğinize sağlık. yalnız kurmancî ve kürtçe ile ilgili yazdıklarınızla ilgili sizinle aynı düşünmüyorum. doğu anadolu osmanlıcası olmadığını düşünüyorum. kaynak olarak da:http://tr.wikipedia.org/wiki/Dil_aileleri . kolaylıklar

    • Ersoycuğum ben pratikte konuştuğumuz dilin yapısını inceledim. O yüzden çok rahat olarak “Karahasanlıların konuştuğu dil Doğu Aanadolu Osmanlıcasıdır.” dedim. Bilindiği üzere Osmanlıca da içerdiği kelimeler bakımından Ural-Altay (Türkçe), Asya Dilleri (Farsça) ve Sami Dilleri (Arapça) dil ailelerinin özelliklerini içinde barındırır. O yüzden dil ailesi olarak Osmanlıca nereye oturuyorsa, Karahasanlıların konuştuğu Kurmanca da oraya oturuyor. Osmanlıca bilenler bu yapı benzerliğini hemen fark ediyorlar.

      • Ali bey makalenizde bazı hatalar varki bunlar tabiki sizden kaynaklanmıyor..itimad ettiğiniz devlet tarihçilerinin kasıtlı beyanlarıdır.1-16. yüzyıla gidersek Kürd sandığımız pek çok aşiret arşivlerde Türkmen görünmektedir. şeklinde açıklama gerçeklere 180. derece zıttır.Bilakis 16. yüzyılda mesela Urfa tahrir defterlerinde Karakeçi aşireti EKRADI AŞİRETİ KARAKEÇİ olarak geçer..Faruk Sümer bile arşivlerde Karakeçililer kürd asıllı gösterilmiştir itirafında bulunur.REŞVAN aşireti 16. yüzyıl antep ve maraş tahrirlerde EKRAD olarak gösterilir..Cevdet TÜRKAY oymaklar ve aşiretler kitabını okuyunuz..bu zatda devlet tarihçisi olmasına rağmen Halacoğlundan daha dürüst davranmış ve Halacoğlunu rahatsız eden bu kitabı yayınlamıştır.Atmalı dan tutun Karacadağ tirkan aşiretine kadar hepsi konar göçer EKRAD olarak gösterilmiştir..Halacoğlu çareyi bu ekrad kürdler demektir ama arşivlerde göçebe anlamında kullanılmıştır şeklinde gayri ilmi ve komik açıklamasıyla örtmeye çalışmaktadır..

        • Fatih Bey benim odaklandığım temel konu Karahasanlılardır. Hangi makalemden bahsediyorsun bilmiyorum ama yazdıklarımın hepsi belgelere dayanıyor. Ancak Hallaçoğlu Hocaya karşı önyargılı olduğunuzu sanıyorum. Oysa Hoca tüm yazdıklarını yorumsuz olarak belge sunarak yazıyor. Eğer imkânınız varsa hocanın gösterdiği belgeleri inceleyip oradaki yanlışları ortaya koyarsınız. Ayrıca bahsettiğiniz kaynakların yani Cevdet Hocanın da Faruk Hocanın da tüm kitapları bende mevcut. Günümüzde Türkmenlerle ilgili bilgi alınacak tüm kaynaklar bende mevcuttur. Yusuf Hallaçoğlu Hoca 15 akademisyenle 10 yıl boyunca arşiv tozu yutarak o belgelere ulaştı. Yazdıklarında bir varsayım veya yorum söz konusu değildir. Kaynak gösterdiği tüm belgelerin defter adlarını ve numaralarını bir, bir, vermiştir. Ayrıca Rışvanlarla ilgili iddialı bir şeyler yazdığımı sanmıyorum. Sadece elimdeki kaynaklara göre fikir belirttim. Karkaçelilere gelince; Urfa’daki Karakeçililer dışındaki Karakeçililer tek kelime Kürtçe bilmiyor. Üstelik adı üstünde “Karakeçili”… Diğer taraftan “16. yüzyıla gidersek Kürt sandığımız pek çok aşiret arşivlerde Türkmen görünmektedir.” Şeklindeki tez ispatlanmıştır. Bizim coğrafyamızda yani Elbistan, Afşin, Besni, Doğanşehir, Pazarcık’ta bu gün kendini Kürt sananların büyük çoğunluğu Türkmen’dir. Benim yaptığım araştırmada, Atmalı Federasyonuna bağlı olan bütün oymakların Türkmen olduğu ortaya çıktı. Diğer bir husus Cevdet hocanın elindeki belgeler Yusuf Hocanın belgeleriyle kıyaslanmayacak kadar kıttır. Cevdet hoca bir de aşiretlerden grup halinde bahsediyor. İsim benzerliklerini pek göz önüne almamış. Ayrıca, Cevdet Hoca tek başına çalıştı. Oysa Hallaçoğlu ekip halinde çalıştı. Ayrıca Cevdet hoca zamanında arşivlerin tasnifi henüz yapılmamıştı. O sıralarda samanlıkta iğne arar gibi belge aranıyordu.