Yaklaşık olarak 1845 yılında, Karahasanuşağı köyünden ayrılan bir kısım Karahasanlıların bu köye 1850 yılından itibaren yerleşmeye başladıkları sanılıyor. Köye ilk kazmayı vuran, Delibaş İbrahim’dir. Ancak köye ilk yerleşenin Nahurların dedesi Kör Asaf olduğu söylenmektedir. Kör Asaf, Karahasanuşağı köyünden ayrılınca, Gündere (Avliya) köyüne gider. Bu köyde bir süre kalan Asaf, kızı Sultan büyüyünce, burada kalmayı uygun bulmaz ve Gavurviran’a (Türkören) yerleşir.
XVI. asır belgelerinde köyün bulunduğu yerin adı, Kafirviranı;[1] XX. yüzyılın ilk yarısına ait kayıtlarda ise, Gavurviranı[2] olarak geçmektedir. Karahasanlılar buraya yerleştiklerinde Gavurviranı adını kullanmışlardır. Cumhuriyet döneminde köyün adı, önce Türkviran, sonra Türkveren daha sonra da Türkören olarak değiştirilmiştir.
Söğütlü Çayı’nın iki yakasına kurulmuş olan köy, çayın aktığı vadinin hemen bitişindedir. Bulunduğu arazi yapısı hem hayvancılık hem de tarım için elverişlidir. Ancak köydeki sulu alanlar dışında kayda değer kalıcı bir bitki örtüsü mevcut değildir.
Köyde, Altun (Ollıkgil), Berktaş (Tullogil), Biber (Tullogil. Eski soyadları “Bozkurt”), Biniş (Sılogil, İbişgil ve Şıhhogil), Bozkurt (Dırrıkgil), Çoban (Bıdogil), Edizer (Usogil), Erdoğan (Hassıkgil, Nahurgil ve Ahrazlar), Gül (Alteygil), Gülbeyaz (Allegil, Avdogil), Işık (Kırrogil), İbik (Ali Kâhyagil), İpek (Ali Kâhyagil), İşbaşaran (Gurogil), Karakuş (Udogil), Özcan (Koca Mamogil), Özsoy (Eğitmengil), Pakin (Nermikânlılar), Polat (Muhacirgil), Sarcan (Kami Cannegil), Taş (Kusogil, Şerifegil), Tıraş (Tıraşgil), Yıldırım (Udogil), Yıldız (Külüstür Muhacirgil), aileleri yaşamaktadır. Daha önce köyde yaşamakta olan Derviş Taş ve ailesi, Kellor Keyfo’nun oğlu Hasan Atan ve Eşefatma’nın oğlu Mehmet Özcan, Adana’ya; Sıvacı ailesi de Malatya ve Kırıkhan’a göç etmişlerdir.
Kahramanmaraş ilinin Elbistan ilçesine bağlı olan Türkören köyü, Kahramanmaraş iline 160 km, Elbistan ilçesine de 19 km uzaklıktadır. Doğusunda İkizpınar, Batısında Demircilik ve Gündere (Evliya), Kuzeyinde İncecik ve Aksakal, Güneyinde Bakış ve Özbek köyleri vardır. Karasal iklimin etki alanı içerisinde olmasına rağmen köy, diğer Karahasanlı köylerine nazaran daha ılık bir iklime sahiptir. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köyde ortaöğretim okulu, Kültür Evi, elektrik şebekesi, sabit telefon ve içme suyu ve kanalizasyon şebekesi vardır. Köye ulaşımı sağlayan yolun tamamı asfalt ile kaplıdır.
Türkören Köyü’nün Batı yönünden görünüşü
1932 yılında Kangal, Aktepe (Lalolar), İkizpınar, Tepeler (Domolar) Kavaktepe ile birlikte mezra olarak Türkveren’e bağlanır. Daha sonra İkizpınar muhtarlık olup ayrılınca, Kavaktepe, Kangal ile Aktepe Türkveren’den ayrılıp, İkizpınar’a bağlanır.
Köyde tespit edilen, kesme taşlardan oluşan eski yapı kalıntılarıyla örenlerin, Bizans ve Ermenilerden kaldığı sanılıyor. Türkören-İkizpınarı (Çopur) yolu üzerinde ve yolun en yüksek kısmında bulunan, yöre halkının “Tepe” diye adlandırdığı bir höyük mevcuttur. Yapılan izinsiz kazılar sonucunda, höyüğün altında birkaç odadan oluşan bir yaşama alanı olduğu açığa çıkınca, burası, koruma altına alınmıştır. 1999 yılında da ilgili resmi kuruşlar tarafından “Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı” olarak tescil edilmiştir. Bunun dışında köyün kuzeydoğusunda, Kavaktepe (Kenolar) yolu üzerinde bir höyük ile köyün güneydoğusunda bir tümülüs bulunmaktadır. Bu höyük ve tümülüs köye çok yakın mesafededir ve köyden bakılınca görünmektedir. Bu höyük ve tümülüslerin Roma döneminden kaldığı sanılmaktadır.
Türkören ile Demircilik köylerinin arazi sınırında bulunan ve Han Pınarı denilen tarihi bir konaklama yeri mevcuttur Burada bir hanın olmasından dolayı bu yerin Han Pınarı olarak anılmış olmalıdır. Aydın’dan İran’a kadar uzanan ipek yolunun buradan geçtiği rivayet edilmiştir.
Türkören-İkizpınarı yolu üzerinde, köyün bir km kadar doğusunda, bir pınar ile bir yatır bulunmaktadır. Yöre halkı, pınar suyunun ve yatırda bulunan toprağın şifa verdiğine inanmaktadır. Bundan dolayı, sıtmaya yakalananlar pınarın suyuyla yüzlerini yıkayıp, yatırın toprağını yüzlerine sürerlermiş. Bundan dolayı zamanla bu pınara Sıtma Pınarı adını vermişler. Yatırın adının da Abdulkadir Cürgüş olduğu rivayet edilmiştir.
______________________________________
[1] 998 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Diyar-i Bekr ve Arab ve Zü’l-Kadiriyye Defteri’ndeki 1530 yılına ait haritada buranın adı Kafirviranı olarak geçmektedir.
[2] 1321 (1904) yılı Halep Salnamesinde de köyün adı, Gavurviranı’dır. (Ermenilerden kalma örenler üzerine kurulduğundan bu adı almıştır.)
bizim köy her zaman kürttür ve kürt kalacak.Türklük bize göre dönekliktir.Hemşehrim.
Biber kardeşim, sanırım bizim Tullo veya Duro gildensin. Sen ne diyorsan öyle olsun. Belli ki Kürt olduğumuza dair elinde sağlam belgeler var. Onun için sadece eyvallah diyorum.
Buyuk kisiliginizi vede memleketinize olan oglanustu bu calismalardan size nekadar tesekur etsek azdir .
Sadece size sunu soyleye bilirim ALLAH sizin gibi arastirmaci insanlari basimizdan eksik etmesin
Teşekkür ederim Tahsinciğim. İnşallah sizin gibi okumuş gençlerimiz de bana yardımcı olur ve daha güzel araştırmalar yaparız.
Yapılan tarih araştırmasına bile tahammül edememeniz üzücü. İnsan kendini hangi aidatta mutlu edebiliyorsa öyle yaşar. Fakat bazı gerçekler vardırki siz değiştiremezsiniz. Yapılan araştırmanın ne maksatla, neyin araştırıldığını anlamadan alakasız yorum yapmanız üzücü.Senin söylediğini vakti-zamanında Ermeniler de demiştide olmamış.Tarih, kayıt – belge -araştırma ile yazılır SLOGANLA DEĞİL……
TÜRKVEREN KÜRTTTÜR VE KÜRT OLARAK KALACAK ALEVİYDİK SÜNNİ OLDUK ZATEN ŞİMDİDE KÜRTTÜZ DÖNEKLİK YAPARAK TÜRKÜZ DİYEMEYİZ ÇÜNKÜ KANIMIZDA TÜRK KANI YOK BİZİM KÜRT KANI VAR
Biber kardeşim ikide bir buraya dalıp slogan atacağınıza, Kürtlüğüne dair ortaya ufacık, minnacık bir belge koy.